Üniversiteler Neden Öğretmen Yetiştiremez?
Üniversitelerin, Eğitim Fakültelerinin ve bu fakültelerdeki öğretim elemanlarının temel motivasyonu akademik kariyer yapmaktır. İyi öğretmen yetiştirmek bireysel olarak akademisyenlerin, kurumsal olarak Eğitim Fakültelerinin doğrudan hedefi değildir. Çünkü iyi öğretmen yetiştirmenin atama ve yükseltilmede, kariyer edinmede herhangi bir önemi yoktur. Aynı şey Fen Edebiyat Fakülteleri için de geçerlidir. Oysa sıklıkla gündeme gelen öğretmen okullarının ve buralarda görev yapan öğretim görevlilerinin amacı, iyi öğretmen yetiştirmekti. Günümüzde öğretmen okuluna geri dönmek mümkün değildir. Fakat Eğitim Fakültesi modeli de verimlilik açısından beklentilerden çok uzaktır. Kariyer yapmak amacıyla “iyi öğretmen yetiştirmek” amacı bütünleştirilmediği sürece öğretmen yetiştirmeye yönelik hiçbir yaklaşım işlevsel olmayacaktır. Dünyada örneklerini gördüğümüz araştırma (research) ve eğitim (teaching) ayrımı bu farklılığın temelini oluşturmaktadır. Öğretmen yetiştirme, temel amacı bilimsel derin araştırma (scientific deep research) yapmak olan eğitim ve fen-edebiyat fakültelerinde gelişebilecek bir alan değildir. Öğretmen yetiştirme, daha çok bilimsel araştırmalardan beslenen, eğitim (teaching) yönelimli yükseköğretim kurumlarında hayat bulabilir.
Bu sorunu çözmek için, YÖK ve MEB işbirliğinde hayata geçirilebilecek olan “Yeni Nesil Eğitim Fakültesi”ne ihtiyaç bulunmaktadır. Bu fakültelerde çalışacak olan öğretim elemanları akademik çalışmalar yapabilir ama onların öncelikli hedefi araştırma değil, üniversitenin diğer işlevleri olan eğitim ve toplumsal etkidir. Bu nedenlerden dolayı, derslerin yarısının uygulamaya dayalı olduğu, okulu ve sınıfı çok iyi bilen uygulamacıların akademisyenlerle eşit koşullarda görev yaptığı öğretmen yetiştiren kuruluşlara ihtiyaç vardır. Benzer bir şekilde, “yeni nesil” öğretmen yetiştiren kuruluşlardaki akademisyenlerin tamamının haftada en az bir günlerini okulda geçirmeleri ve uygulamadan beslenmeleri kaçınılmazdır.