Ortak Değer Üretemiyoruz!
20. yüzyılın başındaki ulus devlet anlayışıyla sahip olduğumuz okul sistemi, bugünün dünyasına cevap vermekte zorlanıyor. Zira ekonomi, teknoloji ve değerler hızla dönüşürken okulun sabit kalması mümkün değildi. Sorun tek başına ulus devlet olgusundan ziyade, okulun kendi evrimini yaşayamamasındadır denilebilir. Çünkü okul, monist kültürü hedefleyen temel yasalardan anlaşılacağı gibi, fabrikasyon olarak üretilen, bir taraftan girip diğer taraftan çıkan tek-tip öğrenci yetiştirmeye çalışmaktadır. Ancak sonuçta, şikâyet edildiği gibi ülkemizde “tek tip” öğrenci yetişmemektedir. Değerler, demokrasi anlayışı, kültürel tercihler, siyasal eğilimler ve benzeri birçok parametre eğitim sisteminin tek tip insan yetiştiremediğini göstermektedir. Buna karşın, tek tip değil, “tek tipçi” bir mezun profilinden söz edilebilir. Çünkü herkes kendi dünya görüşüne göre nesiller yetiştirmeyi arzuluyor görünüyor. Oysa millet olmanın temel şartı, ortak değerlere ve beklentilere dayalı bir hayat sahnesi kurabilmektir. Fakat başından beri tepeden inme yöntemlerle, tek tipçi, üzerine oydaşılmamış ve paylaşılmayan değerlerle ortak payda üretmek mümkün görülmüyor. Bu ülkede yaşayan insanların kendi çocukları için hayırlı ve yararlı gördükleri ortak bazı değerler ve arzular olmalı. Bu tür bir ortak zemin, siyasal partilerin programlarından değil, toplumun ortak hayallerinden çıkabilir. Küresel bazı anaforlar yaşadığımız bu güçlüğü daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Para, teknoloji ve siyaset küreselleşirken, etik, demokrasi ve insan hakları küreselleşmemektedir nedense.
Ülkemizde aşırı esen post-modern rüzgârlar, sürekli farklılıklara vurgu yaparak toplumsal, zihinsel ve coğrafi bir çözülmeyi tetiklemektedir. Çatışan siyasi amaçlar doğrultusunda bir strateji olarak kullanılan bu vurgu, farklılıkları koruyarak ortak bir yaşam pratiği oluşturmaktan ziyade, farklılıkları sivrilterek ayrıştırıcı bir rol oynamaktadır. Farklılıkları bir arada yaşatabilecek değerleri kucaklayıp, ayrıştırıcı olanları dışarıda bırakmak, tansiyonun yükseldiği, gerilimin arttığı bir coğrafyada giderek zorlaşmaktadır.
Fakat öyleyse bu ülkenin vatandaşları olarak, gerekli olan ortak değerlere, nasıl kavuşacağız? Kendi zihin dünyamızdan bir çözüm üretmek zorundayız.