Çocuğunuz Neden Başarısız Olsun?
Orijinal Başlık: Why The World Needs You To Let Your Kids Fail 1
Silikon Vadisi’nin resmi olmayan bir sloganı var: “Başarısız ol.”
Kaliforniya’daki bu teknoloji merkezinde geçmiş başarısızlıklara dayanan izler rahatlıkla görülebilir. Örneğin Facebook’un ofisinde üzerinde “Çabuk Başarısız Ol” yazan posterler vardır. Daha “sık” ve daha “erken” başarısız olmak adeta teşvik edilir. Bununla birlikte, teknoloji girişimcilerinin başarısız olmuş uygulamalardan ders çıkarabilmeleri amacıyla, “FailCon” isminde dünya çapında düzenlenen bir konferans bile vardır.
Parlak zekaların yenilik ürettiği ve milyarderlerin doğduğu böylesine bir çevrede, başarısızlık kaçınılmazdır ve başarıya giden yolda gerekli bir adım olarak görülür. Ancak bizim özel hayatımızda ve iş hayatımızda başarısızlık hala utanç verici bir yan barındırmaktadır.
Başarısız olma korkusu, başarısızlıktan kaçınma davranışı ile sonraki nesillere aktarılır. Bu süreçte, çocuklarının yetişkinliğe başarılı bir geçiş yapmaları için sıkı tedbirler aldığını düşünen, örneğin çocuklarının iş görüşmelerine katılan ailelerin rolü büyüktür.
Başarısızlıktan kaçınma davranışı çocukların kendilerini nasıl gördüklerini de etkiler. Bu noktada, başarısızlıktan kaçınma eğilimi gösteren çocukların diğerlerinin başarısızlıklarını ne kadar hoş gördüğü ve bu başarısızlıklara nasıl tepki verdiği düşünülmelidir. Acaba başarısızlıktan kaçınma davranışı, çocuklarımızın diğerlerine empati geliştirmesini önlemekte midir?
Başarısızlıktan öğrenme sadece öz-saygınızın değil aynı zamanda benliğinizi hatadan ayrı tutabilmenizi sağlayan öz duyarlılığınızın da gelişmesine yardımcı olur. Siz yaptığınız hatadan ibaret değilsiniz. Başarısızlığı hiç tatmadıysanız kızgınlık ya da hayal kırıklığından iyileşmeye, bilgi ve büyümeye, kişinin tam anlamıyla ziyanda olmadığını anlamaya giden yolu hiç deneyimlememişsiniz demektir. Yazılımınızdaki tek bir hata sizi tanımlamaz; aslında sizi daha güçlü yapar.
Eğer gençler başarısızlığa olan tepkilerini test etme şansı bulamazlar ve öz-duyarlılıklarını törpülerlerse, başkaları için empati duyma yeteneklerini kaybedebilirler.
Çocukları kalp kırıklığından koruma içgüdüsü oldukça anlaşılabilir olmakla birlikte, helikopter ailelerin bu koruma görevinde çok ileriye gittiği de kabul edilmelidir.
İyi niyetli anne-babalar ayakkabı bağcığı bağlamaktan ev ödevi yapmaya kadar uzanan zor ya da sinir bozucu olabilecek işleri genellikle çocuklarının yerine üstlenmektedir. Günümüzde pek çok takım sporunda rekabet olabildiğince arka planda bırakılmakta ve bunun yerine sporculara yarıştıkları için değil katıldıkları için madalyalar verilmektedir. Oysa biz öylesine yapay ölçümler oluşturuyoruz ki çocuklar evde oynadıkları basit oyunlarda bile kaybetmekten korkuyor. Bir bakıma onları duygusal olarak pamuklara sarıyoruz.
Ve sonuç olarak, çocuklar kişisel gelişimleri için gerekli olan fırsatları kaçırıyorlar.
Çocukların ne düşündüklerini açıkça söyleyebilmeleri, sağlıklı riskler almaları ve hedeflerinin peşinde koşmaları gibi önemli hayat dersleri başarısızlıktan kaçınma eğilimi ile yok olmaktadır. Çocuklar aynı zamanda kendilerini affedebilme yetisini kaybetmekte ve diğerlerine karşı bağışlayıcılıklarını, duyarlılıklarını ve sempatilerini göstermekte zorlanmaktadır. Örneğin, ödevlerini kendisinin yerine yapan ebeveynlere sahip bir çocuk ödevini yapamayan bir sınıf arkadaşını rahatlıkla yargılayabilmektedir.
Pamuklara sarmalanan çocuklar şüphesiz ki büyüdükçe evsiz, işsiz ve ruh sağlığı yerinde olmayan insanlarla karşılaşacaklar. Onlar gibi etrafınızda her zaman bir güvenlik ağı varsa, diğerlerinin neden dibe vurduğunu anlamak kolay olmayacaktır. Bu çocuklar için yanıltıcı temel varsayım ise herkesin etrafında kurtarıcı bir takım olduğudur.
Ebeveynlerinin hayatları boyunca destek tekerleklerini çıkartmanın bir yolunu bulduğu çocuklar engellerin üstesinden gelebilen ayrıcalıklı çocuklardır. Daha az şanslı çocuklar ise daha fazla yanlış anlaşılmaya, tembel olarak etiketlenmeye ya da marjinalleşmeye açıktır.
Irk ve cinsiyet üzerinden hoşgörüsüz davranmak oldukça aşağılayıcı olarak kabul edilirken, şartlar gereği başarısız olmuş birini suçlamak kültürel olarak hala uygun görülmektedir.
Bizler, geç olmadan teknoloji girişimcilerinin ipuçlarından yararlanmalıyız. Çocuklarımızın –onlar hala beta evresindeyken, zorlukların üstesinden gelmek için gereken güce sahiplerken– erkenden başarısız olmalarına izin verelim. Bir matematik problemi ile uğraşmalarına izin verelim. Yardımcı oyuncu olmalarının daha olası olduğunu bilsek bile başrol için seçmelere girmelerine izin verelim. Öz-bakım güçlerini ve empatilerini artıracak hatalar yapmalarına izin verelim.
Hepimiz daha sık başarısız olursak daha merhametli bir toplum oluşturabiliriz.
Dipnotlar:
- Kielburger, C. ve Kielburger, M. (2016, Haziran 13). Why The World Needs You To Let Your Kids Fail [Web blog gönderisi]. http://www.huffingtonpost.com/craig-kielburger/why-the-world-needs-you-t_b_10400608.html adresinden erişildi. ↩