Kitapları Uzat, Petrol Kalsın
Orjinal Başlık: Pass the Books. Hold the Oil. 1
İnsanlar ara sıra bana sorarlar: “Kendi ülken dışında en sevdiğin ülke hangisidir?”
Benim cevabım hep aynı olmuştur. Tayvan. “Tayvan mı? Neden Tayvan?” diye sorarlar.
Çok basit: Çünkü Tayvan tayfun dolu bir denizde hiç doğal kaynağı olmayan -inşaatları için Çin’den kum ve çakıl ihraç etmek zorunda olan- bir kaya parçası olmasına rağmen dünyanın dördüncü büyük ekonomik reservine sahip. Çünkü yeri kazıp, ne çıkarsa onu değerlendiririz demek yerine, Tayvan kadın-erkek 23 milyon insanını değerlendirdi, onların yeteneklerini, enerjilerini ve zekalarını. Tayvan’daki arkadaşlarıma hep söylerim: “Siz dünyanın en şanslı insanlarısınız. Nasıl bu kadar şanslı olabildiniz? Petrolünüz yok, demir yataklarınız yok, ormanlarınız yok, elmaslarınız yok, altınlarınız yok, sadece küçük miktarda kömür ve doğal gazınız var. Nasıl bu kadar şanslı olabildiniz? Çünkü insanlarınızın becerilerini parlatma alışkanlığı ve kültürü geliştirdiniz, ki bu, bugünün dünyasında en değerli ve gerçekten yenilenebilir tek kaynaktır.” Bu benim içgüdülerimden gelen bir cevaptı, ancak şimdi kanıtlarımız var.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD)’nden bir ekip etkileyici bir çalışma sonucu, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sınavında – her iki yılda bir, 65 ülkeden 15 yaşındaki çocukların matematik, bilim, okuma-anlama becerilerini test eden bir sınav – gösterilen performans ile sınava katılan her ülkenin Gayrısafi Yurtiçi Hasılasında doğal kaynaklardan elde edilen kazancın yüzdesi arasında bir korelasyon kurdu. Kısaca, ne kadar petrol veya elmas çıkardınız ve bunu lise öğrencilerinizin matematik dersindeki performanslarıyla karşılaştırdığımızda ne gibi sonuçlar çıkıyor?
OECD adına PISA sınavlarını denetleyen Andreas Schleicher “Sonuçlar ülkelerin doğal kaynaklardan kazandığı para ile lise öğrencilerinin bilgi ve becerileri arasında kayda değer bir negatif ilişki olduğunu gösterdi. Bu, sınava katılan 65 ülkede de geçerli global bir veri haritası olarak karşımıza çıkıyor” diyerek petrol ve PISA’nın uyuşmadığını belirtiyor. ( Veri haritasını görmek için tıklayın: http://www.oecd.org/dataoecd/43/9/49881940.pdf )
İncil’de de söylendiği gibi ” Musa Yahudileri Orta Doğu’da petrolü olmayan tek ülkeye götürmek için 40 yıl boyunca çölde gayretle sürükledi” diyen Schleicher “Bununla birlikte, Musa doğru olanı yapmış olabilir, bugün İsrail, en inovatif ekonomilerden birine sahip ve insanları, bölgedeki bir çok petrol zengini ülkenin sağlayamadığı bir yaşam standardına sahip” diye ekliyor.
Öyleyse petrol kalsın, kitapları uzatın. Schleicher’e göre, son PISA sonuçlarında, Singapur, Finlandiya, Güney Kore, Hong Kong ve Japonya yüksek PISA puanlarına ve düşük doğal kaynaklara sahip olarak öne çıkarken Katar ve Kazakistan ise en yüksek petrol rezervlerine ve en düşük PISA puanlarına sahip olan ülkeler olarak dikkat çekiyor. ( Suudi Arabistan, Kuveyt, Umman, Cezayir, Bahreyn, İran ve Suriye 2007’de yapılan Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMMS) sınavında benzer bir şekilde dikkat çekerken, ilginç şekilde, daha az doğal kaynağa sahip olan Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi diğer Orta Doğu ülkeleri daha iyi sonuçlar aldı.) Brezilya, Arjantin ve Meksika gibi kaynak zengini Latin Amerika ülkeleri de son PISA sonuçlarında gerilerde kaldılar. Afrika kıtası bu sınavda yer almadı. Kanada, Avustralya ve Norveç gibi zengin kaynaklara sahip diğer ülkeler ise PISA sınavlarında genel olarak iyi sonuçlar aldılar. Schleicher bunun sebebi olarak, bu üç ülkenin bu doğal kaynakları diğer ülkeler gibi sadece tüketen değil, koruma ve yatırım yapma konusunda etkili kanunlar oluşturan ülkeler olmasını gösteriyor.
Herşeyi üst üste koyun. Bir ülkenin 21’inci yüzyılda ne durumda olacağını rakamlar gösteriyor. Petrolünüze ve altın yataklarınıza güvenmeyin. Etkili öğretmenlere, ilgili velilere ve kendini adamış öğrencilere güvenin. ” Bugün okullarda alınan eğitime dair sonuçlar ülkelerin uzun vadedeki refah ve sosyal imkanlarını göstermek için önemli bir unsur” diye ekliyor Schleicher.
Ekonomistler uzun zamandır “Hollanda Hastalığı” ‘nı biliyor. Hollanda Hastalığı, bir ülkenin doğal kaynak ihracatına aşırı bağımlılığı sonucu para biriminin değerinin düşmesi ve sonuç olarak, yerel üretiminin, ucuz ithal ürünler sebebiyle durması ve ihracatın çok pahalı duruma gelmesi ile oluşur. PISA ekibinin ortaya çıkardığı da benzer bir hastalık: doğal kaynaklara aşırı derecede bağımlı olan toplumlar, ödev yapma ve becerilerini geliştirme konusundaki içgüdülerini ve alışkanlıklarını kaybeden anne-babalar ve öğrenciler oluşturuyor.
Buna karşılık “çok az doğal kaynağa sahip Finlandiya, Singapur, Japonya gibi ülkelerde eğitim önemli sonuçlar ve yüksek statü getiriyor ve bu ülkelerde halkın büyük çoğunluğu ülkelerinin bilgi ve becerileri üzerinden gelişecebileceğini ve bunların da eğitime bağlı olduğunun bilincindeler. Bu ülkelerdeki her anne-baba ve çocuk, hayattaki yakalayacakları fırsatların kazanacakları becerilere bağlı olduğunu, onları başka hiçbir şeyin kurtaramayacağını biliyor ve bu yüzden tüm kültür ve eğitim sistemlerini bunun üzerine inşa ediyorlar” diyor Schleicher.
Bu yüzden dünya teknoloji borsası olarak kabul edilen NASDAQ’ta listelenen şirketlerin çoğu doğal kaynaklarla geçinemeyecek ülkeler olan İsrail, Hong Kong, Tayvan, Hindistan, Güney Kore ve Singapur menşeili.
Bu çalışmada endüstrileşen dünyaya yönelik bir mesaj da var. Bu zor ekonomik dönemde, bugünkü yaşam standartlarımızı korumaya çalışmak cazip gelebilir ancak bu durum gelecekte üzerimize büyük finansal sorumluluklar getirebilir. Uzun süren bir durgunlukta ekonomik canlandırmanın rolü olabilir “ancak sürdürülebilir tek yol, daha çok insana rekabet edebilmeleri, işbirliği yapabilmeleri ve ülkelerimizi ileri götürebilecek şekilde iletişim kurabilmeleri için gerekli bilgi ve becerileri kazandırmaktır” diye ekliyor Schleicher.
Özetle, “bilgi ve beceri 21’inci yüzyıl ekonomilerinin global para birimi haline geldi, ancak bu para birimini basan bir banka yok. Herkes bu para biriminden ne kadar basacağına kendi karar verecek.” diyor Schleicher. Tabii ki, petrole, doğal gaza ve elmaslara sahip olmak güzel; onlar iş sağlayabilirler. Ancak bu kaynaklar okul yapmak ve bir hayat boyu öğrenme kültürü oluşturmak için kullanılmazsa uzun vadede toplumunuz zayıf duruma düşecektir. “Sizi her zaman ileri götürecek şey masaya getirdiklerinizdir.”