Performans Ödevi Kaldırılmalı Mı

Performans Ödevi Kaldırılmalı Mı?

Performans Ödevi Kimin Performansı?

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın her dersten yılda iki kez verilen performans ödevlerinin kaldırılacağı yönünde çalışma başlatacaklarını açıklaması farklı tartışmalara yol açtı. Tartışmaların daha sağlıklı değerlendirilebilmesi için, performans ödevinin tanımını ve amaçlarını gözden geçirmekte fayda var. Performans ödevi; öğrencilerin bilgi ve becerilerini ortaya koyarak oluşturdukları çalışma, ürün ya da etkinliklerin değerlendirilmesini esas almaktadır. Bilgi toplama, analiz etme, gözlem yapma, öğrendikleri ile günlük yaşam arasında ilişki kurma, kendini ve arkadaşlarını değerlendirme gibi üst düzey becerilerin değerlendirilmesinde geleneksel ölçme-değerlendirme yöntemlerinin yetersiz kaldığı bilinmektedir. Performans ödevi öğrencinin bilgiyi nasıl işlediğini, bununla birlikte ilgi ve yeteneklerini dikkate alan bir değerlendirme yöntemidir. Performans ödevi gibi alternatif ölçme-değerlendirme yöntemleri öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilmelerinin hedeflendiği eğitim sistemlerinde oldukça önemlidir. Sınavların çok baskın olduğu ülkelerde ise performans ödevi gibi teknikler arka plandadır.

Peki, bu denli işlevsel olduğu bilinen performans ödevinin kaldırılacağı yönündeki açıklamalar neden öğrenciler, veliler ve hatta öğretmenler tarafından çoğunlukla olumlu karşılandı? Niçin içinde “kâbus”, “kurtuluş” ve “büyük sevinç” kelimelerinin geçtiği cümleler kuruldu? Yapılan açıklamalar ve savunular sorunun performans ödevinin tekniğinden değil, uygulamada yapılan yanlışlardan kaynaklandığını gösteriyor denilebilir. Böyle bir konu öğretmen, öğrenci ve veli açısından değerlendirilebilir.

Konu öğretmenler açısından ele alındığında, performans ödevlerinin ekstra çaba gerektiren bir değerlendirme yöntemi olarak algılandığı söylenebilir. Performans ödevlerini başarıyla uygulayan öğretmenler olduğu gibi, çok kalabalık sınıflar ve yüklü ders saatleri nedeniyle uygulamada ciddi zorluklar yaşayan öğretmenler de bulunmaktadır. Bir dersten yüzlerce öğrencisi olan bir öğretmenin performans ödevlerini hakkıyla takip etmesini beklemek haksızlık olur. Öğretmenlerin performans ödevinin veriliş amacından uzaklaşması, takip ve değerlendirme sistemine hâkim olmamaları konuyu öğretmen için daha da güçleştirmektedir. İşte bu aşamada performans ödevini kaldırmak yerine, çözüm olarak, öğrencinin gelişmeye ihtiyaç duyduğu ya da ilgi duyduğu iki dersten performansının değerlendirilmesi önerilebilir. Öğretmenlerin değerlendirme ölçütlerini önceden hazırlaması ve öğrencilere ödev verirken bu ölçütleri onlarla paylaşması da öğretmenin işini kolaylaştıracaktır. Bu aşamada, dereceli puanlama anahtarlarının kullanılması öğretmenin öğrencilerden beklentilerini somut ve anlaşılır hale getireceği gibi, öğretmenlerin yükünü de büyük ölçüde azaltacaktır.

İşin bir diğer yönü öğrencilerle ilgilidir. Öğrencilerin performans ödevi ile ilgili en büyük şikâyeti çok fazla zaman kaybına yol açmasıdır. Sınav odaklı eğitim sistemimizde soru çözmek dışında herhangi bir etkinliğin zaman kaybı olarak görülmesi ayrıca düşündürücü bir durumdur. Bununla birlikte öğrenciler performans ödevini anlamlandırmakta zorluk çekmektedirler. Bu da mümkün olan en kısa zamanda, kes-yapıştır yöntemiyle, çoğu zaman içeriğini dahi okumadıkları ödevleri performans ödevi olarak teslim etmeleriyle sonuçlanmaktadır. Öğrencilerin ilgi ve yetenekleri göz önünde bulundurularak verilen performans ödevleri, öğretmenin beklentilerini öğrenci ile paylaşması, sonucun değil sürecin her aşamasının takip edilmesi ve değerlendirilmesi öğrencilerin performans ödevlerine bakış açılarını değiştirmekte faydalı olabilir.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı performans ödevinin kaldırılmasında en önemli etken olarak aileleri vurguladı. Aile ekonomisine yük getiren, ailenin zamanını gereğinden fazla alan performans ödevleri verildiğine ilişkin yaygın şikâyetlerin olduğu bilinmektedir. Bunun yanı sıra kes-yapıştır biçiminde internet çıktısı ödevler de söz konusudur. Öğretmenlerin ailelerin ve çocukların durumlarını düşünmeden verdikleri bazı ödevler ve parayla satılan performans ödevlerinin varlığı bir şeylerin yanlış gittiğinin işaretidir Performans ödevinin öğrencinin ilgi ve yeteneklerini esas aldığı düşünüldüğünde, ailenin öğrencinin ödev hazırlama sürecine dâhil olması sevindirici bir durumdur; ancak buradaki hassas dengenin gözetilmesi gerekmektedir. Performans ödevlerini aile bireylerinden birinin üstlenmesi, başkalarına yaptırması ya da yapılmışını temin etmesi uygulamanın yozlaşmasını hızlandırmıştır. Ailelere düşen görev, öğrenciye çalışabileceği bir ortam hazırlaması ve öğrencinin gerek duyduğu ölçüde yardımda bulunmasıdır. Not kaygısı, öğrenciyi sürecin dışına itmemelidir. İlke olarak velilerin bir uygulama ile ilgili yorum yapmaları, deneyimlerini paylaşmaları olumlu bir adım olarak düşünülebilir. Ancak velilerin bir uygulama ile ilgili nihai kararı ve sonucu deklare etmesi doğru değildir. Alınacak kararda gerekçenin veli şikâyetleri olmasından çok veri temelli bir dayanağının olması benimsenmelidir.

Sonuç olarak performans ödevleri, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerinin ön planda olduğu eğitim sistemleri için bir zorunluluktan çok avantaj olarak görülmektedir. Ülkemizde ise performans ödevlerinin uygulama süreci ile ilgili sıkıntıların olduğu ortadadır. Çözüm bu uygulamayı kaldırmak değil, iyileştirmek olmalıdır. Bu da; her öğrenciye her dönem tüm derslerden iki performans ödevi verilmesi yerine, öğrencinin gelişmeye ihtiyaç duyduğu ya da ilgi duyduğu iki dersten performans ödevinin verilmesi; her öğretmene dönemde 25-30 performans ödevi düşecek şekilde düzenlemelerin yapılması ve öğretmenlerin performans ödevinin amacı ve uygulama süreci ile ilgili olarak bilgilendirilmesi ve desteklenmesi ile mümkün görünmektedir. Bu arada performans ödevi konusunda yaygın bir hizmet-içi eğitimin sağlanması, konuyla ilgili online desteklerin artırılması, öğrencilere dönük bilgilendirme çalışmalarının yapılması önem taşımaktadır.