Özel Eğitim Öğretmenliği: Yetiştirme Sürecine İlişkin Değerlendirmeler
Öğretmenlerin istihdamına ilişkin 2015 yılında yaşanan önemli gelişmelerden biri, Özel Eğitim Öğretmenlerinin yetiştirilme süreciyle ilgilidir. Yükseköğretim Kurulu’nda gerçekleştirilen Özel Eğitim alanında öğretmen yetiştirme sorunlarının ele alındığı toplantı sonrasında yapılan açıklamalarda, Zihinsel Engelliler, İşitme Engelliler, Görme Engelliler ve Üstün Zekâlılar/Yetenekliler Öğretmenliği olarak ayrı ayrı verilen lisans eğitimlerinin birleştirilerek, “Özel Eğitim Öğretmenliği” adı altında yeni ve tek bir lisans programı oluşturulmasının planlandığı bilgisi paylaşılmıştır. Hatırlanacağı üzere, 2014 yılında Talim ve Terbiye Kurulu tarafından öğretmenlik alanları, atama ve ders okutma esaslarına ilişkin gerçekleştirilen düzenleme kapsamında Zihinsel Engelliler Öğretmenliği, İşitme Engelliler Öğretmenliği ve Görme Engelliler Öğretmenliği lisans programlarından mezun olanlar “Özel Eğitim Öğretmeni” olarak atanmaya başlamıştır. Bu düzenlemeyle uyumlu olduğu ileri sürülen özel eğitim öğretmenliklerinin tek çatı altında toplanması önerisine yönelik gerekçe ise özel eğitim öğretmenlerine duyulan ihtiyacın her geçen gün artacağının öngörülmesi olarak ifade edilmiştir. “Özel Eğitim Öğretmenliği” lisans programlarıyla ilgili şu açıklamalar dile getirilmiştir:
Bölüm içindeki branşlaşmayı, program içinde sağlamayı planlıyoruz. Özel Eğitim Öğretmenliği’ni tercih eden öğrenciler, ilk üç yıl genel olarak ortak dersler, son sınıfta ise tercihleri doğrultusunda alan seçmeli dersler alacak. Yani öğrenciler ortak dersleri aldıktan sonra istedikleri alanda uzmanlaşacak. Böylece, öğretmen adayımız, işitme, görme, zihinsel engelliler veya üstün yeteneklilerle ilgili olarak kendini geliştirebilecek, Özel Eğitim Öğretmenliği programı, uluslararası literatürdeki gibi çekirdek müfredat program şeklinde olacak. Böylece, adaylar öğretmen olduğunda öğrencileri ister zihinsel engelli ister işitme ya da görme engelli olsun, bu öğrencilere nasıl eğitim vereceğini bilecek. Farklı bir engelli grubuyla karşılaştığında sorun yaşamayacak. Öğretmen, farklı gruplar için öğretimi nasıl farklılaştıracağını öğrenecek. Bu şekilde, Özel Eğitim Öğretmenliği konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen atama süreciyle de uyum sağlanacak.
Hazırlanacak müfredatın ilgili komisyonlarca kabul edilmesini takip eden süreçte ise 2016-2017 eğitim öğretim yılında yapılacak üniversiteye yerleştirme sınavı kılavuzunda Özel Eğitim Öğretmenliği programının yer almasının planlandığı da paylaşılan bilgiler arasında yer almaktadır.
Özel eğitim lisans programlarının tek çatı altında toplanmasına yönelik alınan kararın gerekçesi olarak her geçen gün artan özel eğitim öğretmeni ihtiyacı sunulmuş, bu ihtiyacı karşılayabilmek için yeni alternatiflerin geliştirilmesi gerekliliği ifade edilmiştir. Bu alternatiflerin nasıl geliştirileceği tüm ayrıntılarıyla ele alınması gereken yol haritalarını kapsamalıdır. Yükseköğretim Kurulu’nun bu konuda sunduğu alternatif ise, Zihinsel Engelliler, İşitme Engelliler, Görme Engelliler ve Üstün Zekâlılar/Yetenekliler Öğretmenliği olarak ayrı ayrı verilen lisans eğitimlerinin birleştirilerek, “Özel Eğitim Öğretmenliği” adı altında yeni ve tek bir lisans programı oluşturulmasıdır. Öngörülen lisans programında ise öğretmen adaylarının ilk üç yıl genel ortak dersleri, son sınıfta ise uzmanlaşmak istedikleri alana yönelik seçmeli dersleri almaları planlanmaktadır.
Bu noktada, 2014 yılında alınan Zihinsel Engelliler Öğretmenliği, İşitme Engelliler Öğretmenliği ve Görme Engelliler Öğretmenliği lisans programlarından mezun olanların “Özel Eğitim Öğretmeni” olarak atanmaya başlanmasıyla ilgili kararın değerlendirmesini hatırlamakta fayda görülmektedir. 2014 Değerlendirme Raporu’nda da ele alındığı gibi, YÖK tarafından tanımlanan ve okutulmakta olan lisans programları, özel eğitim alt alanlarının kapsamlarıyla ilgili fikir vermektedir. Buna göre, Görme Engelliler Öğretmenliği lisans programında yer alan 56 dersten 17’si öğretmenlik mesleği bilgisi dersi olup, 25’i alan ve alan eğitimi dersidir. Buna karşılık, İşitme Engelliler Öğretmenliği öğrencilerinin aldıkları 56 dersten 9’u öğretmenlik mesleği bilgisi dersi olup, 31’i alan ve alan eğitimi dersidir. Yeni düzenleme kapsamında ders saatlerinin oranı incelendiğinde uzmanlık derslerine 1 yıldan fazla bir zaman diliminin ayrılması gerekli görülmektedir. Özel eğitim başlığı altında toplanan tüm öğretmenlik branşları birbirinden farklı uzmanlık alanları olduğundan, her biri farklı bilgi, beceri ve donanımlar gerektirmektedir. Birleştirilmiş programlar içeren bir modelde lisans programının, özel eğitim öğretmen adaylarına her özel eğitim branşı hakkında genel kültür düzeyinde bilgi sunabileceği ve tek bir branşta uzmanlaşmanın zorluğu öngörülmektedir.
Üniversitelerde eğitim alanları disiplinlere göre şekillenmektedir. Disipliner sınırlar piyasa koşullarında istihdam modellerinin değişiminden temelde bağımsızdır. Elbette üniversiteler mezunlarını istihdam eden tüm yapıların talep ve beklentilerini karşılayabilmeyi önemsemelidir. Ancak bilim felsefesi, özgünlük, alan dinamizmi ve entelektüel gelişim için üniversite olmanın doğası gereği kendi koşullarını da ortaya koymalıdır. İstihdam gerekçelerinin değişmesinin referans noktası olarak alınması ve disiplinlerin sınırlarının değişmesi uzun vadede olumsuz sonuçlar üretebilecektir.
Özel eğitim alanı özellikle tıp, genetik, elektronik vb. alanlarda gözlenen gelişime bağlı olarak her geçen gün bilgi birikimi ve işlevselliğini hızla artırmaktadır. Örneğin işitme cihazları ve koklear implant uygulamalarında elde edilen ilerlemeler ve sınıf içi alternatif iletişim araçlarında gözlenen değişimler, İşitme Engelliler Öğretmenliği için gittikçe artan bir teknik uzmanlık ve bilgi donanımı gerektirmektedir. Eğitim odyolojisi dâhil, dudaktan okuma, işaret dili ve konuşma destek üniteleri/uygulamaları için gelişen ve değişen tercihler, alınan bu kararla Türkiye için söz konusu alanda önemli bir sınırlılık yaratabilecektir. Bu durum üstün yetenekliler ve görme engelli bireyler için de benzer şekilde yorumlanabilir.
Oransal olarak en hızlı artan ve fazlasıyla özel eğitim desteği gerektiren diğer bir alan ise otizmdir. 1950li yıllarda spesifik tanı alan otizm için 10.000’de 5-10’a kadar düşük olan tarama yüzdeleri, günümüz dünyasında maalesef 300’de 1’e tekabül edecek oranlara erişmiştir. Dünyanın sanayileşmiş bazı bölgeleri için ise daha yüksek oranlardan bahsedilebilmektedir. Otistik çocuklar için dil ve iletişim becerilerini geliştirmek için istenmeyen davranışların giderilmesi, sosyallik, beceri eğitimi, cinsiyet eğitimi dahil birçok farklı rehabilitasyon alanında gözlenen gelişim ve artan bilgiler, yeni uzmanlık dalları kurgulanmasını zorunlu kılmaktadır. Hakeza Disleksi, Disgrafi ve Diskalkuli dâhil birçok alanda aileler aldıkları eğitim ve desteğin iyileştirilmesi gereğini dile getirmektedir. Üstün yetenekli çocuklar ve eğitimleri için TBMM araştırma komisyonunun detaylı raporu (2012) incelendiğinde, önerilen mevcut uygulamanın araştırma beklentileri bağlamında yeri olmadığı görülecektir.
Özel Eğitim Öğretmenliği bölümlerine öğrenme güçlüğü, gelişim güçlüğü, otizm gibi alt dalların eklenmesiyle birlikte, üniversitelerin mevcut birikimi daha fazla gelişerek daha nitelikli uygulamalar açığa çıkacaktır. Bunun mümkün görülmemesi durumunda, Özel Eğitim Öğretmenliği’nin temelde Sınıf Öğretmenliği’ne karşılık geldiğinden hareketle, Sınıf Öğretmenliği programlarının öğrenim süresi 5 yıla çıkartılabilir. İki yıl temel öğretmenlik ve genel kültür dersleri alındıktan sonra, kalan üç yıl içinde öğretmen adayları genel sınıf öğretmenliği, otizm, öğrenme güçlüğü, görme engelliler, üstün yetenekliler, işitme engelliler, zihinsel engelliler, çoklu yetmezlik, süregelen hastalıklı çocuklar vb. için eğitim alabilirler. Üniversiteler tanımlanacak standartlara göre hazırladıkları alt yapı ve öğretim üyelerinin uzmanlık dağılımlarına göre akredite edilerek, en az bir ya da birkaç alanda eğitim verebilirler. Değişen bireysel farklılıklara daha duyarlı ve nitelikli eğitim ihtiyacı bu yolla daha gerçekçi bir biçimde karşılanacağı gibi, gerekçe olarak sunulan öğretmen adayı ihtiyacını karşılama sorunu da çözülebilir. Program açma izninin sadece yeterlikleri ve gerekli altyapıyı sağlayan üniversitelere verilmesi ise daha gerçekçi bir dağılımı ve uygulama sonuçlarını mümkün kılacaktır.
Mevcut modelde önerilen son yıl uzmanlaşma önerisi hassasiyetle ele alınmalıdır. Özel eğitim bölümleri, son yıl alana özgü staj uygulamasıyla diğer lisans öğretmenlik programlarından farklı bir uygulama yoğunluğuna ve ciddiyetine sahiptir. Neredeyse stajla ilgili olmayan bağımsız bir dersin bulunmadığı bu yılda, alana özgü uzmanlık için teorik ders alınması mümkün değildir. Kararın staj uygulamalarının süre ve niteliği konusundaki etkisi iyi hesap edilmelidir. Özel eğitim doğası gereği, lisans eğitiminde 3 yıl boyunca alınan teorik eğitimin ancak sahada gerçek bir öğrenciye göre bireyselleştirilmesiyle birlikte kendi niteliğine bürünmekte ve amacına uygun hale gelmektedir. Dolayısıyla önerilen model söz konusu eğitimi daha derinlikli ve detaylı ele alan bir tasarımı olması gerektiği düşünülerek yeniden gözden geçirilmelidir. DSM-V tanı ölçütleri (APA, 2015) referans alındığında, gelişim geriliği ya da özel destek gerektirecek tüm durumlara yönelik sunulan problem ayrımı ve çeşitliliğine, böyle bütünleşik bir eğitimle yaklaşmak en uygun çözüm olmayabilir. Zira genel kültür, öğretmenlik formasyon dersleri, ülkemize özgü (İnkılap tarihi, yazılı sözlü anlatım I; II) dersleri, alan dışı seçmeli dersler düşüldüğünde alan uzmanlığı için zaten mevcut durumda ders sayısı ve kredisinin oransal olarak yetersizliğinden söz edilebilirken birleştirilmiş program ile bu oran daha da sınırlanabilecektir.
Özel eğitim öğretmenlerine yönelik artan ihtiyacı karşılamanın yollarından bir diğeri de, üst başarı dilimindeki öğrencilerin eğitim fakültelerinde çift anadal yapmalarının teşvik edilmesi olarak görülebilir. Bu sayede alan ve teknoloji bilgisi, alan ve özel eğitim uygulamaları bilgisi, alan ve psiko-sosyal alan desteği bilgisi gibi çeşitli mesleki kombinasyonlara sahip öğretmenlerin yetiştirilmesinin önü açılabilecek ve daha nitelikli bir kadro yetiştirilebilecektir.
Bir öğretmen adayının ana branş ve yan dalla eğitildiği örneklerin Avrupa Birliği ülkelerinde yaygınlığı bilinmektedir. Örneğin Almanya’da özel eğitim öğretmen adayları 4,5 yıl üniversite eğitiminin ardından 2 yıl okullarda uygulama yaparak öğretmenliğe hak kazanmaktadır. Söz konusu 2 yıllık okul uygulaması öğretmenlerin belli bir engel grubunda uzmanlaşmasını amaçlamaktadır. Bununla birlikte, tüm sınıf öğretmenleri hizmet öncesi eğitim süreçlerinde özel eğitim ihtiyaçlarına yönelik yeterliliklerle donatılmaktadır. Belçika, Fransa, Yunanistan ve Hollanda’da da benzer uygulamalar söz konusudur. Ancak, Lüksemburg ve Almanya özel eğitim gruplarında uzmanlaşmanın en ayrıntılı ele alındığı ülkelerin başında gelmektedir. Bununla birlikte, özel eğitim alanlarından birinde uzmanlaşmak için gerekli olan tamamlayıcı eğitimler, farklı süre ve içeriklere sahip olmalarına rağmen, Çek Cumhuriyeti, İngiltere, Finlandiya, Yunanistan, İtalya, Lüksemburg, Portekiz, İspanya, İsviçre gibi ülkelerde zorunludur 1.
Ülkemizin coğrafi koşulları, göç ve bazı bölgelerde okul başına düşen öğrenci sayısının azlığı gibi verimliliğe ilişkin birinci eksen faktörler ile zorunlu hizmet, görev süresi, yer değiştirme esasları ve eş durumu gibi öğretmen dağılımını belirleyen ikinci eksen faktörlerin en verimli şekilde kesişmesi, yardımcı iki branşın kullanımıyla birçok problemin çözümüne katkı sağlayabilecektir. Bu kapsamda sağlanacak tasarrufla öğretmenlik eğitiminin niteliğinin geliştirilmesi ve süresinin makul düzeyde artırılması sonucunda daha verimli ve sürdürülebilir uygulamalara fırsat sağlanabilecektir.
Dipnotlar:
- Special Needs Education in Europe-European Agency for Development in Special Needs Education ↩