"Ortaöğretime Geçiş" Yerine Ortaöğretimi Yeniden Düşünmek

“Ortaöğretime Geçiş” Yerine Ortaöğretimi Yeniden Düşünmek

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş sınavının kaldırılacağı ve 2017-2018 eğitim öğretim yılında TEOG adıyla bir sınav yapılmayacağı kamuoyuna açıklandı. Bu açıklama sonrasında yetkililer TEOG sonrası uygulama ile ilgili çalışmaların devam ettiğini ve yakın bir gelecekte bir karara bağlanarak kamuoyu ile paylaşılacağını açıkladılar. Diğer yandan basın yayın kuruluşlarında TEOG sonrası modellerle ilgili çeşitli senaryolar yer almaya devam ediyor. Temel eğitimden ortaöğretime geçişte nasıl bir model oluşturulacağı henüz bilinmemekle birlikte, kamuoyunda yer alan tartışmaların öznesinin genellikle sınav olması, sağlıklı bir çözüm üretmeyi güçleştiren bir etken olarak değerlendirilmektedir. TEDMEM olarak konuya ilişkin görüşlerimizi; (1) Türkiye’de ortaöğretimin mevcut yapısının arkasında yer alan açık veya örtük varsayımlar (2) ortaöğretimin amacı, (3) ortaöğretimin yapısı ile (4) ortaöğretime geçiş önerileri çerçevesinde paylaşmayı düşünce kuruluşu olmanın görev ve sorumluluğu çerçevesinde ele aldık.

TEDMEM olarak konunun “ortaöğretime geçiş” şeklinde teknik bir konu olarak ele alınmasının temel sorunlardan biri olduğunu düşünüyoruz. Konu ortaöğretime geçiş olarak ele alındığında, 8. sınıftan 9. sınıfa geçiş ve bu geçişte kimin hangi okula gideceğini belirleyen sıralamanın nasıl yapılacağına odaklanmak kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu durumda ortaöğretime geçişte belirli seçme-eleme yöntem ve tekniklerini dikte eden ortaöğretimin mevcut amaç ve yapısı verili kabul edilmektedir. Bu kabul ise eğitimin niteliğini ve eğitim öğretim süreçlerini sınava odaklı hale getiren, sürekli olarak sınav odaklı değişikliklerle sınırlı kalan bir kısır döngü oluşturmaktadır. Bu nedenle TEDMEM olarak, Türkiye’de ortaöğretimin mevcut yapısının ve ortaöğretime geçiş uygulamalarının arkasında yer alan açık veya örtük varsayımları irdelemeyi tercih ettik. Daha sonra ortaöğretimin amacında ve yapısında, ortaöğretimin evrensel zorunlu eğitimin bir parçası haline gelmesi ile birlikte ortaya çıkan eğilimleri ele aldık. Bu eğilimleri özellikle OECD ülkelerindeki son 40-50 yıl içindeki gelişmeler çerçevesinde özetleyerek Türkiye’deki mevcut durumun daha iyi anlaşılması için bir referans çerçevesi oluşturmayı amaçladık. Bu değerlendirmeler sonrasında Türkiye’de ortaöğretimin amaçları, yapısı ve ortaöğretim kurumlarına geçiş ile ilgili teknik ayrıntılar yerine genel bir çerçeve oluşturmayı amaçlayan öneriler oluşturduk.