"Öğretmenlik Meslek Kanunu" ve "Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği Taslağı"na ilişkin TEDMEM Görüşü

“Öğretmenlik Meslek Kanunu” ve “Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği Taslağı”na ilişkin TEDMEM Görüşü

Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenleri ilgilendiren tüm konularda ortaya konacak politikalar ile bunlara dayalı karar ve uygulamalara yol gösteren temel kaynak olarak görülmektedir. Bu bakımdan öğretmenlerin olduğu her yerde mesleği kurumsallaştıran bir meslek kanunu, önemli bir gereklilik haline gelmektedir. Türkiye’de de öğretmenlik mesleğini tanımlayan, mesleğin yerini, değerini ve yönünü ortaya koyan, bunun yanı sıra temel düzeyde öğretmenlerin hak ve sorumluluklarını belirleyen bir “Öğretmenlik Meslek Kanunu”na ihtiyaç duyulduğu uzun süredir konuşulmaktadır. Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi ile ilgili detaylar ilk olarak 20. Millî Eğitim Şûrası açılış konuşmasında paylaşılmıştır. 31 Aralık 2021’de TBMM’ye sunulan Kanun Teklifi, 11 Ocak 2022’de Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda kabul edilmesinin ardından; 3 Şubat 2022’de TBMM Genel Kurulunda görüşülmüş ve onaylanmıştır. 14 Şubat 2022 itibarıyla ise 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Aynı tarihte ilgili Kanun doğrultusunda aday öğretmenlerin yetiştirilmeleri ile öğretmenlerin kariyer basamaklarında ilerlemelerine ilişkin usul ve esasları düzenleyen “Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği Taslağı“, ilgili paydaşların görüş ve önerilerini almak üzere kamuoyuna sunulmuştur.

1. ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU’NA DUYULAN İHTİYACIN GEREKÇELERİ

Öğretmenlik profesyonel bir meslektir. Bu nedenle diğer profesyonel meslek grupları gibi profesyonel standartlara ve uygulamalara sahip olması gerekmektedir.

Öğretmenlerin toplumsal ilerlemedeki rollerinin farkında olan pek çok toplum, ülkelerinin geleceğindeki bu kilit rolleri yerine getirmek konusunda onları motive etmeye çalışmıştır. Bu bağlamda, öğretmenlik yalnızca profesyonel bir meslek olarak görülmemiş aynı zamanda toplumsal statü açısından diğer pek çok meslek grubundan ayrı bir yere konulmuştur.

Öğretmenlerin toplumsal statüsüne atfedilen önem, 5 Ekim 1966’da hükümetler arası bir konferansta Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin ILO/UNESCO Tavsiye Kararı’nın kabul edilmesi ile somutluk kazanmıştır. Bu karar kapsamında öğretmenlerin hak ve sorumlulukları ile öğretmenlik mesleğine ilişkin uluslararası standartlar ele alınmıştır. Raporda yer alan tavsiye kararların hemen hepsinde öğretmenliğin profesyonel bir meslek olduğu, bu nedenle diğer profesyonel meslek grupları gibi profesyonel standartlara ve uygulamalara sahip olması gerektiği vurgusu dikkat çekmektedir. Bunun altında yatan gerekçe ise; öğretimin hem mesleğe hazırlık aşamasında hem de mesleğin icraatı süresince titiz ve sürekli bir çalışma ile uzmanlık bilgisi gerektiren bir kamu hizmeti olmasıdır. Rapor, öğretmenlik mesleği için o kadar önemli standartlar ortaya koymuştur ki toplantının tarihi olan 5 Ekim, Dünya Öğretmenler Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır. Öğretmenlik mesleğinin önemine dikkat çeken benzer bir bakış açısı UNESCO tarafından hazırlanan Herkes İçin Eğitim (EFA) raporlarında da açıkça görülebilmektedir. Bu raporlarda eğitim-öğretim süreçlerinde öğretmenin rolü diğer tüm eğitim bileşenlerinden ayrı bir yere konulmakta; “herkes için eğitim”in ön şartının “herkes için öğretmen” olduğu dile getirilmektedir.

Öğretmenlik mesleğinin toplumsal statüsünün hedeflenen düzeye getirilmesi ve mesleğin hak ettiği değeri görmesinde en önemli etmen hiç şüphesiz ki profesyonel bir mesleğin gereklilikleri arasında yer alan bir meslek kanununa sahip olmasıdır. Diğer profesyonel meslek gruplarının pek çoğunun bu tür bir meslek kanununa sahip olduğu görülmektedir. (Örneğin: 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu, 3458 Sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun, 926 Sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2914 Sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, 3224 Sayılı Türk Diş Hekimleri Birliği Kanunu). Pek çok ülkede de öğretmenlik mesleği ile ilgili kanunlar bulunmaktadır. İngiltere, Almanya, Kanada, Çin ve Avustralya öğretmenlik meslek kanunu olan ülkeler arasında yer almaktadır. Bu kanunlar incelendiğinde; öğretmenlik mesleğinin kapsamını oluşturan tüm süreçlerin bir arada ele alındığı ve aşağıdaki konulara ilişkin düzenlemelere yer verildiği görülmektedir:

  • öğretmenlerin görev ve sorumlulukları,
  • öğretmen yetiştiren kurumlara öğrenci seçimi,
  • öğretmen yetiştirme süreci,
  • öğretmenlerin istihdam statüsü,
  • öğretmen atama süreci ve koşulları,
  • yönetici atama ve seçim kriterleri,
  • denetçi atama ve seçim kriterleri,
  • öğretmen adaylık süreci ,
  • öğretmenlikte ilerleme ve kariyer basamakları,
  • öğretmenlerin mesleki gelişimi
  • öğretmenlerin özlük hakları
  • öğretmenlerin yer değiştirme ve nakil işlemleri,
  • mesleki ve etik standartlar,
  • ödül ve disiplin işlemleri.

Öğretmenlik meslek kanunları kapsamında yer verilen konular ve getirilen düzenlemeler, öğretmenlik mesleğinin çerçevesini tüm boyutları ile çizmekte ve öğretmenlik mesleğine doğasında var olan profesyonelliği kazandırmaktadır. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nda tanımlandığı, 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda da yeniden ifade edildiği şekilde “Öğretmenlik, eğitim ve öğretim ile ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir”. Öğretmenliğin bir uzmanlık mesleği olduğuna dikkat çeken bu ifade, uzmanlığın gerektirdiği standartların ve uygulamaların, öğretmenlik mesleği için bir kanunla netleştirilmesine ihtiyaç duyulduğuna işaret etmektedir.

Sayıları yaklaşık 1,2 milyona ulaşan öğretmenlerle ilgili konuları düzenleyen yasal mevzuat bütünlükten uzak ve dağınık bir haldedir.

Öğretmenlik mesleği ile ilgili yasal düzenlemeler çeşitli başlıklar altında; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1739 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile 652 Sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de yer almaktadır. Ayrıca 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nda da öğretmenlerle ilgili bazı düzenlemeler yer almaktadır. Bu kanunlara ek olarak öğretmenliğe ilişkin yönetmelikler de düşünüldüğünde takip edilmesi ve ilişkilendirilmesi neredeyse imkânsız hale gelen bir mevzuat birikiminin ortaya çıktığı görülmektedir. Başta yönetmelikler olmak üzere, yasal metinlerin pek çoğunun gündelik ihtiyaçlar üzerinden defalarca yapılandırıldığı ve bunların uygulamalarda tutarsızlıklara neden olduğu bilinmektedir. Öğretmenleri ilgilendiren hemen her konuda geliştirilecek politikaların dayandığı yasal arka planı belirsiz hale getiren bu dağınıklık ve tutarsızlık, öğretmenlik mesleğine ilişkin süreçlerin tutarlı ve bütünlük içinde yer aldığı bir çatı ya da üst metni; yani Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu önemli bir gereklilik haline getirmektedir.

2. ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU NELERİ KAPSIYOR?

7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu 12 maddeden oluşmakta ve “öğretmenlik”, “öğretmen nitelikleri ve seçimi”, “aday öğretmenlik” ile “öğretmenlik mesleği kariyer basamakları” başlıklarını içermektedir. Kanunun amacı, “eğitim ve öğretim hizmetlerini yürütmekle görevli öğretmenlerin atamaları ve mesleki gelişimleri ile kariyer basamaklarında ilerlemelerini düzenlemek” olarak belirtilmiştir. Bu bağlamda öğretmenlik, “eğitim ve öğretim ile ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği” olarak tanımlanmış; öğretmenlerin bu görevlerini, Türk Millî Eğitimi amaçları ve temel ilkeleri ile öğretmenlik mesleği etik ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlü olduğu ifade edilmiştir. Ek olarak, 657 ve 652 sayılı yasal metinlerin ilgili maddelerinde düzenlemeler yapılmış, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 43. ve 45. maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

Öğretmen Nitelikleri ve Seçimi

Kanuna göre öğretmenlik mesleğine hazırlık; genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon/öğretmenlik meslek bilgisi ile sağlanır. Bu bağlamda öğretmen adaylarının niteliklerinin belirlenmesi MEB tarafından öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarından veya denkliği kabul edilen yurt dışı yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar arasından tespit olunur.

Aday öğretmenliğe atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili maddesinde devlet memurluğuna atanabilmek için yer verilen genel şartlara ek olarak aranan şartlar şunlardır:

  1. Yönetmelikle belirlenen yükseköğretim kurumlarından mezun olma,
  2. Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’na göre güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olma,
  3. MEB ve/veya ÖSYM tarafından yapılacak sınavlarda başarılı olma.

Buna göre kanunda mesleğe atanma ile ilgili öğretmenlerde aranacak niteliklerin MEB tarafından belirleneceği ifade edilmiş; sözlü değerlendirme ya da KPSS’ye ilişkin bir karara yer verilmemiştir.

Aday Öğretmenlik Süreci

Öğretmenlik Meslek Kanunu yürürlüğe girmeden önceki uygulamada öğretmenlerin adaylıklarının kaldırılması için performans değerlendirmesi sürecinden başarıyla geçmeleri ve Adaylık Kaldırma Sınavı’nda başarılı olmaları gerekmekteydi. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda öğretmenler için adaylık süresi bir yıldan az olmamak üzere iki yıl ile sınırlandırılmakta; bu süreçte zorunlu haller dışında görev yerinin değiştirilemeyeceği belirtilmektedir. Adaylık süreci ise eğitim ve uygulamadan oluşan Aday Öğretmen Yetiştirme Programı sonrasında bir komisyon değerlendirmesi ile sonlanmaktadır.

Adaylık Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmede başarılı olanlar öğretmenliğe atanmaktadır. Bunun yanı sıra aday öğretmenlerden;

  • Atanma niteliklerinden herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanların,
  • Adaylık süresi içinde atanma şartlarından herhangi birini kaybedenlerin,
  • Adaylık sürecinde aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alanların,
  • Aday öğretmenler için öngörülen Aday Öğretmen Yetiştirme Programına mazeretsiz olarak katılmayanlar ile bu program sonunda Adaylık Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmede başarısız olanların

görevine son verilmekte; bu kişiler üç yıl süreyle öğretmenlik mesleğine alınmamaktadır.

Öğretmenlik Mesleği Kariyer Basamakları

Öğretmenlik mesleği kariyer basamakları aday öğretmenlikten sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olacak şekilde düzenlenmiştir. Bu kapsamda aday öğretmenlik dâhil öğretmenlikte en az on yıl hizmeti bulunanlardan;

  1. Mesleki gelişime yönelik 180 saatten az olmamak üzere düzenlenen Uzman Öğretmenlik Eğitim Programı’nı tamamlamış olan,
  2. Mesleki gelişim alanlarında uzman öğretmenlik için öngörülen asgari çalışmaları tamamlamış olan,
  3. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası bulunmayan öğretmenler uzman öğretmen unvanı için yapılan yazılı sınava başvuruda bulunabilir. Uzman öğretmen unvanı için yapılan yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılır ve bu öğretmenler için uzman öğretmen sertifikası düzenlenir.

Uzman öğretmenlikte ise en az on yıl hizmeti bulunan uzman öğretmenlerden;

  • Mesleki gelişime yönelik 240 saatten az olmamak üzere düzenlenen Başöğretmenlik Eğitim Programı’nı tamamlamış olan,
  • Mesleki gelişim alanlarında başöğretmenlik için öngörülen çalışmaları tamamlayan öğretmenler başöğretmen unvanı için yapılan yazılı sınava başvuruda bulunabilir. Yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılır ve başöğretmen sertifikası düzenlenir.

Yüksek lisans eğitimini tamamlayanlar uzman öğretmen unvanı için; doktora eğitimini tamamlayanlar ise başöğretmen unvanı için yapılacak olan yazılı sınavdan muaf tutulur. Ek olarak, eğitim kurumu yöneticiliği ve sözleşmeli öğretmenlikte geçen süreler öğretmenlik süresinin hesaplanmasında dikkate alınır.

Derece, Ek Gösterge ve Tazminatlar

Öğretmenlik Meslek Kanunu’na göre uzman öğretmen veya başöğretmen unvanı alanlara her unvan için ayrı ayrı olmak üzere bir derece verilir. 657 sayılı Kanun’un 152. maddesinin Tazminatlar kısmının B – Eğitim, Öğretim Tazminatı bölümünde yer alan aşağıdaki oranlar %120 ve %60 olarak değiştirilmiştir:

  • Görevin önem, sorumluluk ve niteliği, görev yerinin özelliği, hizmet süresi, kadro unvan ve derecesi ve eğitim seviyesi gibi hususlar göz önüne alınarak bu Kanunda belirtilen en yüksek Devlet Memuru aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarının; Başöğretmen unvanını kazanmış olanlara %40’ına, Uzman öğretmen unvanını kazanmış olanlara %20’sine kadar ilave ödeme yapılabilir.

Çeşitli ve Son Hükümler kısmında yer alan dereceler ve uygulanacak ek göstergeler ise şöyledir:

Unvan Derece Uygulanacak Ek Göstergeler
Öğretmen 1 3600
2 3000
3 2200
4 1600
5 1300
6 1150
7 950
8 850

Yönetmelik ile Düzenleneceği Belirtilen Usul ve Esaslar

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yer alan bazı hususların genişletilmesine yönelik usul ve esasların yönetmelik ile düzenleneceği belirtilmektedir. Bu bağlamda Kanun metninde, “aday öğretmenlerin adaylık sürecinde yetiştirilmelerine esas Aday Öğretmen Yetiştirme Programı ve Adaylık Değerlendirme Komisyonunun oluşumu” ve “aday öğretmenlik sürecine ilişkin diğer usul ve esaslar ile öğretmenlik mesleği kariyer basamaklarında ilerlemeye ilişkin usul ve esaslar” ile ilgili yönetmeliklerin oluşturulacağı bilgisi yer almaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından ilgili kanun metnine dayanarak 14 Şubat 2022’de Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği Taslağı görüş ve önerilere açılmıştır.

3. ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU’NA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

Öğretmenlik Meslek Kanunu bütüncül değildir.

12 maddeden oluşan Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlerin adaylık süreci ile kariyer basamaklarında ilerlemelerine dair hükümleri düzenlemekte ve kısmi olarak özlük haklarına değinmektedir. Bu haliyle öğretmenlik mesleğini kapsamlı ve bütüncül olarak ele alan bir düzenleme olmaktan uzaktır.

Benzer nitelikteki meslek kanunları incelendiğinde mesleğin uzmanlığının gerektirdiği tüm aşamaları içeren, onlarca madde içeren kanunlar olduğu görülmektedir. Öğretmenlik Meslek Kanunu’na duyulan ihtiyaç konusunda sağlanan toplumsal mutabakata cevap verebilen bir meslek kanununda da aday öğretmenlik ve kariyer basamakları dışında;

  • öğretmenlerin görev ve sorumlulukları,
  • öğretmen yetiştiren kurumlara öğrenci seçimi,
  • öğretmen yetiştirme süreci,
  • öğretmenlerin istihdam statüsü,
  • öğretmen atama süreci ve koşulları,
  • yönetici atama ve seçim kriterleri,
  • denetçi atama ve seçim kriterleri,
  • öğretmenlerin mesleki gelişimi,
  • özlük hakları,
  • yer değiştirme ve nakil işlemleri,
  • mesleki ve etik standartlar,
  • ödül ve disiplin işlemleri

gibi öğretmen adaylarının mesleğe seçiminden emekliliklerine kadar olan süreyi kapsayan tüm aşamaları somut, tutarlı ve bütüncül bir biçimde ortaya koyan maddelerin de bulunması gerekirdi.

Öğretmenlik mesleğine ilişkin mevzuat dağınıklığı giderilememiştir.

Öğretmenlik Meslek Kanunu’na duyulan ihtiyacın gerekçelerinden biri olan; öğretmenlere ilişkin düzenlemelerin birden fazla kanunda yer alması ve bunların birbiriyle ilişkilendirilmesinde yaşanan güçlük, 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu ile giderilememiştir. Bu Kanun ile 657 ve 652 sayılı Kanunların ilgili maddelerinde düzenlemeler yapılmış, 1739 sayılı Kanunun 43. ve 45. maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, tüm diğer kanunlarda yer alan ve öğretmenleri ilgilendiren hükümlerin güncellenerek Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yer bulmaması, öğretmenlik mesleğine ilişkin mevzuat dağınıklığının giderilememesine neden olmuştur. Ayrıca yönetmeliklerle düzenlenen konuların da incelenerek kanuna uygun şekilde yeniden düzenlenmemesi, uygulamalardaki kafa karışıklığını daha da artırma riski taşımaktadır.

20. Millî Eğitim Şûrası açılış konuşmasında sözleşmeli öğretmen-kadrolu öğretmen ayrımının kaldırılacağı müjdelenmiş olmasına karşın Kanun’da bu yönde bir düzenleme yer almamıştır.

20. Millî Eğitim Şûrası açılış konuşmasında “sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımının ortadan kaldırılacağı; mecburi hizmet hariç özlük hakları, atamalar, mazeret tayinleri başta olmak üzere sözleşmeli öğretmenlerin kadrolu öğretmenlerle aynı haklara sahip olacakları” ifade edilmiştir. Ancak, sözleşmeli öğretmenlere ilişkin yapılan tek düzenleme 652 sayılı kanun hükmünde kararnamenin ilgili maddesine “sözleşmeli öğretmenler” ibaresinden sonra gelmek üzere “can güvenliği ve sağlık mazeretleri hariç olmak üzere” ibaresinin eklenmesi olmuştur. Böylece ilgili madde “Bu madde uyarınca atanan sözleşmeli öğretmenler, can güvenliği ve sağlık mazeretleri hariç olmak üzere üç yıl süreyle başka bir yere atanamaz.” olarak son halini almıştır.

Öğretmenlerin istihdam statüleri kapsamında ücretli öğretmenliğin zorunlu haller dışında bir istihdam modeli olmaması için ise herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Her öğretim yılının başında açık bulunan norm kadro sayısı kadar öğretmen atamasının zorunluluk haline getirilmesi kanunla güvence altına alınmalıdır.

Öğretmenlerin görevleri, sorumlulukları ve hakları tanımlanmamıştır.

Öğretmenlik mesleğinin statüsü ve onurunun yüceltilmesi öğretmenlerin görev ve sorumluluklarının bilincinde olarak görevlerini yerine getirmeleri kadar, öğretmenlerin haklarının gözetilmesi ve korunmasına da bağlıdır. Kanun metninde öğretmenlik “eğitim ve öğretim ile ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği” olarak tanımlanmış, “öğretmenler bu görevlerini, Türk Millî Eğitiminin amaçları ve temel ilkeleri ile öğretmenlik mesleği etik ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlüdür” ifadesine yer verilmiştir. Ancak, bu genel ifadeler dışında ne öğretmenlerin görev ve sorumlulukları ne de hakları Kanun metninde yer bulabilmiştir.

Öğretmenlerin haklarının kanunla tanımlanarak bu haklarla ilgili mesleki ve toplumsal farkındalık oluşturulması, öğretmenlerin motivasyonunu olumlu yönde etkileyecek etmenlerden biridir. Öğretmenlerin motivasyonu ise öğrencilerin iyi olma hallerini ve öğrenme süreçlerinin geliştirilmesini olumlu etkileme potansiyeline sahiptir. Bunun yanı sıra öğretmenlerin haklarının tanımlanması, öğretmenlerin uygulamalarının bilimsel bir zemine dayanmayan eleştiri ve yargılamalardan korunmasını da sağlayabilir. Öğretmenlik meslek kanunu ile güvence altına alınması beklenen bu haklardan bazıları şunlardır:

  • Öğretmenlerin okullarda öğretmenlik mesleğinin gereği olarak gerçekleştirdiği her türlü uygulama, iş ve işlemde sadece yetkili kişilere hesap verme hakkı,
  • Öğretim yükünün makul ve adil olması hakkı,
  • Öğretmenlerin yasal düzenlemelerle kendilerine verilen işlerden başka, meslek dışı, herhangi bir görevle yükümlü tutulmama hakkı,
  • Okulda karar alma süreçlerine katılım hakkı,
  • Öğretmenlikle ilgili meslek örgütlerine katılma hakkı,
  • Bir öğretmen olarak saygı görme hakkı,
  • Adil değerlendirilme hakkı,
  • Kaliteli bir eğitim için gerekli fiziki koşullar, donanım, eğitim araç ve gereçlerine sahip olma hakkı,
  • Yapmış olduğu işin güçlük ve yüküne karşılık ücret ve diğer özlük haklarının adil düzenlenmesi hakkı,
  • Mesleki gelişim hakkı,
  • Kariyer ilerlemelerinde herhangi bir ayrım gözetmeksizin herkese eşit fırsat tanınması hakkı,
  • Maaş ve ücretlerini zamanında alma hakkı.

Öğretmen yetiştirme sürecinin kronikleşen sorunlarını çözmeye yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Öğretmen yetiştirme sürecine ilişkin olarak, ülkenin öğretmen ihtiyacı projeksiyonu ile uyumlu bir şekilde; eğitim fakültelerine öğrenci kabulünün esasları, öğretmen yetiştiren programların işlevleri ve kontenjanları, öğretmen yetiştiren programların akreditasyonu ve niteliği, öğretmen yetiştiren programlardaki teori-uygulama dengesi, öğretmenlik eğitimi uygulamalarının gerçekleştirilmesinde görev alan uygulama öğretmenlerinin seçimi ve sorumlulukları, öğretmen yetiştiren programlarda görev alan öğretim elemanlarının okul deneyimi ve yükselme kriterleri gibi düzenlemeler Kanun metninde yer almamıştır. Oysa öğretmenlik mesleğinin niteliği en başta öğretmen yetiştirme sürecinin niteliğine bağlıdır. Girdilerin niteliğinde yapılacak iyileştirmelerin sistemin tamamında daha köklü ve yapısal düzenlemelere gerek kalmadan niteliği geliştirme potansiyeli bulunmaktadır. Bu kapsamda öğretmen yetiştirme sürecini daha nitelikli hale getirecek düzenlemelerin de Kanun metninde yer alması önemli görülmektedir.

Uzman öğretmen ve başöğretmenlerin sorumlulukları tanımlanmamıştır.

Kanun metninde öğretmenlik mesleği; aday öğretmenlik döneminden sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağına ayrılmaktadır. Bu kapsamda öğretmenlerin uzman öğretmen ve başöğretmen olabilmeleri için sahip olmaları gereken nitelikler ve yerine getirmeleri gereken koşullar tanımlanmaktadır. Ancak öğretmenler için tanımlanan kariyer basamaklarının öğretmenlere unvan verilmesi ve özlük haklarında kısmen karşılık bulmasının ötesinde eğitim sistemindeki işlevsel karşılığının ne olduğu anlaşılamamaktadır.

Öğretmenlerin kariyer basamaklarının mesleki gelişim süreçleriyle ilişkilendirilmesine, uzman öğretmenlerin ve başöğretmenlerin sorumluluklarının tanımlanmasına duyulan ihtiyaç devam etmektedir. Bu aşamada uzman öğretmenlerin ve başöğretmenlerin öğretmen yetiştirme sürecinde etkin roller oynamalarına ilişkin düzenlemeler yapılmasına da ihtiyaç duyulmaktadır.

Tüm bunlarla birlikte;

  • Mevcut öğretmen kadrolarının dengesiz dağılımı ve norm fazlası öğretmenler,
  • Özel öğretim öğretmenleri,
  • Öğretmen ihtiyacıyla uyumlu öğretmen yetiştirme programları,
  • Öğretmen atamaları için uygulanan değerlendirme yöntemleri,
  • Dezavantajlı bölgelerde görev süresini uzatmaya yönelik özendirici tedbirler,
  • Mesleki ve etik standartlar,
  • Yönetici atama ve seçim kriterleri,
  • Denetçi atama ve seçim kriterleri,

gibi öğretmenlik mesleğiyle doğrudan ilişkili süreçlere ilişkin düzenlemeler de Kanun’da yer bulamamıştır.

4. ADAY ÖĞRETMENLİK VE ÖĞRETMENLİK KARİYER BASAMAKLARI YÖNETMELİĞİ TASLAĞI NELERİ KAPSIYOR?

Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği Taslağı; “Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar”, “Adaylık Süreci ve Öğretmenliğe Atama”, “Öğretmenlik Kariyer Basamakları”, “Komisyonlar ve Görevleri”, “Yazılı Sınav ve Uzman Öğretmen/Başöğretmen Sertifikasının Düzenlenmesi” ve “Çeşitli ve Son Hükümler” olmak üzere 6 bölüm altında sıralanan 31 maddeden oluşmaktadır. Yönetmeliğin amacı; “Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî eğitim kurumlarında görev yapan aday öğretmenlerin yetiştirilmeleri ile öğretmenlerin kariyer basamaklarında ilerlemelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek” olarak belirtilmiştir. Yönetmeliğin dayanağı, 3 Şubat 2022 tarihli 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun 5. maddesi olan “Aday öğretmenlik” ve 6. maddesi olan “Öğretmenlik kariyer basamakları”na ilişkindir. Dolayısıyla, yönetmeliğin, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yer alan bu iki maddeye yönelik iş ve işleyişleri düzenlemek üzere geliştirildiği söylenebilir.

5. YÖNETMELİK TASLAĞI’NA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanı almak için getirilen yazılı sınav uygulaması, halihazırda sınav odaklı olan eğitim sistemimize bir sınav daha eklemektedir.

Yönetmelik taslağına göre uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere başvuruda bulunacak öğretmenlerden gerekli şartları sağlayanlar, ilgili unvanın yazılı sınavına girmek üzere başvuruda bulunabilecek ve bu sınavda 100 puan üzerinden 70 ve üstünde puan alan adaylar “başarılı” olarak değerlendirilecektir. Değerlendirme süreçlerindeki iş ve işlemleri yürütmek üzere Bakanlık bünyesinde bir Merkezi Sınav Komisyonu ve illerde ise İl değerlendirme komisyonları oluşturulacaktır. Yazılı sınavların konuları ve ağırlıkları Bakanlık tarafından yayımlanacak sınav duyurusunda yer alacak ve yazılı sınav soruları Merkezi Sınav Komisyonunca hazırlanacak ya da hazırlatılacaktır.

Halihazırda öğretmenliğe atanabilmek amacıyla merkezi düzlemde yazılı ve sözlü sınavlara giren öğretmen adaylarının, mesleğe atandıktan sonra tekrar sınavlar aracılığıyla kariyer basamaklarında ilerlemeleri, eğitim sisteminin sınav odaklı felsefesini pekiştirmektedir. Bu sınavların sürece dahil olacak öğretmenleri “mesleki gelişim odaklı” olmaktan “sonuç odaklı” olmaya zorlayacağı düşünülmektedir. Sonuç odaklı bir mesleki gelişim programının ise tamamen uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik yazılı sınavlarına hazırlık amacı taşıyan, piyasa odaklı sınava hazırlık girişimlerini teşvik edebileceği ve bu sürecin öğretmenleri “mesleki gelişime odaklanma” amacından uzaklaştırabileceği öngörülmektedir.

Öğretmenlerin lisansüstü düzeyde eğitim almalarının mesleki gelişimlerine, eğitim öğretim süreçlerine ve okul dinamiklerine katkı sağlamasına ilişkin planlamalar yapılmalıdır.

Yönetmelik taslağında yüksek lisans eğitimini tamamlayan öğretmenlerin uzman öğretmenlik için öngörülen, doktora eğitimini tamamlayan öğretmenlerin ise başöğretmenlik için öngörülen yazılı sınavdan muaf tutulacakları ifade edilmektedir. Bu muafiyet, öğretmenlerin lisansüstü eğitime devam etme motivasyonlarını inceleyen bilimsel araştırmalarla birlikte düşünüldüğünde, öğretmenleri lisansüstü eğitime devam etme konusunda teşvik edebilir. Bu noktada öğretmenlerin lisansüstü düzeyde eğitim almalarının mesleki gelişimlerine, eğitim öğretim süreçlerine ve okul dinamiklerine nasıl katkı sağlayacağının üzerinde dikkatle durulması gerekmektedir. Ayrıca öğretmenlik mesleğiyle doğrudan ilişkisi olmayan alanlarda yapılan lisansüstü eğitimin bu muafiyet kapsamına alınıp alınmayacağı da netleştirilmelidir.

Öğretmenlerin lisansüstü eğitim için motivasyonlarının uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanı için gereken yazılı sınav muafiyetiyle ilişkilendirilmesi, yüksek lisans ve doktora eğitimi programlarının niteliğinden ödün verilmesi riskini doğurabilir.

Lisansüstü eğitim yapmış olanların ilgili sınavlardan muaf tutulabilmesine ilişkin düzenleme, yüksek lisans ve doktora eğitiminin yalnızca uzmanlık ve başöğretmenlik unvanlarını elde etmede bir “araç” olarak değerlendirilmesi ve lisansüstü eğitim programlarında niteliğe değil iyeliğe odaklanılması riskini beraberinde getirebilir. Özellikle, uzman öğretmenlik sınavından muaf olma gayesini desteklemek üzere ticari kaygılarla geliştirilmiş, fayda odaklı uzaktan/yüz yüze yüksek lisans programlarının oluşturulması ve bu programların kısa vadede tamamlanacak biçimde sonuç odaklı sürdürülmesinin, lisansüstü eğitim almanın nihai amacının sorgulanmasına ve bu programlarda verilen eğitimin niteliğinin indirgenmesine neden olabileceği düşünülmektedir.

Ayrıca yönetmelik maddelerine ilişkin olarak;

  • Aday öğretmen yetiştirme programının kapsamı, aday öğretmenler için ne tür görev ve sorumlulukları içerdiğinin belli olmaması öğretmenlerin katılacağı etkinliklerin okuldan okula değişebileceği anlamına gelmektedir. Bu sürecin belirli bir doğrultuda yapılandırılmamış olması, çok önemli bir dönem olan adaylık sürecinde izlenecek iş ve işlemlerin tamamen okul yöneticilerin inisiyatifine bırakıldığını göstermektedir.
  • Okul müdürü tarafından görevlendirilecek danışman öğretmenin adayı gözlemlemesi ve adaylık sürecine rehberlik etmesi beklenmektedir. Görevlendirilecek danışman öğretmenlerin üstelenecekleri sorumluluklara, ek ücret alıp almayacaklarına vb. ilişkin bir görevlendirme çerçevesine ihtiyaç vardır.
  • Yönetmeliğin 6. maddesinde, danışman öğretmenin aday öğretmenle aynı alanda başöğretmen, uzman öğretmen ya da en fazla hizmet süresi bulunanlardan başlayarak sırayla seçilmesi gerekli görülmüştür. Bu şartları taşıyan öğretmen olmaması halinde farklı bir alandan öğretmen de görevlendirilebileceği belirtilmektedir. Okul içinde bu şartlara uyan öğretmen olmaması halinde okulun bulunduğu bölgedeki başka okullardan görevlendirme yapılabileceği vurgulanmaktadır. Bu madde kapsamında danışman öğretmenin yerine getirmesi beklenen görev ve sorumlulukları temel alarak “danışman öğretmen niteliklerinin” standart biçimde belirtilmesi farklı uygulamalara gidilmesinin önüne geçebilir.
  • Yönetmelikte “lisansüstü” ibaresiyle yüksek lisans eğitiminin kastedildiği kullanımlar bulunmaktadır. Örneğin, Madde 13(1)- Lisansüstü eğitimini tamamlayan öğretmenler uzman öğretmen unvanı için öngörülen; doktora eğitimini tamamlayan uzman öğretmenler ise başöğretmen unvanı için öngörülen yazılı sınavdan muaf tutulur.” ile Öğretmenlik Meslek Kanunu’ndaki Madde 6(3)- Yüksek lisans eğitimini tamamlayanlar uzman öğretmen unvanı için öngörülen, doktora eğitimini tamamlayanlar ise başöğretmen unvanı için öngörülen yazılı sınavdan muaf tutulur.” maddeleri örtüşmemektedir.
    • Yönetmeliğin uygulamaya yanlış biçimde yansımasına neden olabilecek Madde 13’teki iki alt maddede “lisansüstü eğitimi” şeklindeki ifade biçimi “yüksek lisans eğitimi” olarak değiştirilmelidir. Bilindiği üzere lisansüstü eğitim ve öğretim, yükseköğretim kurumlarında yürütülen yüksek lisans, doktora ve sanatta yeterlik programlarının tamamı için kullanılan lisans sonrası eğitim kademesi anlamında kullanılmaktadır.