Einstein’ın Türkiye’deki Yabancı Dil Eğitimi Hakkındaki Görüşü

Einstein’ın Türkiye’deki Yabancı Dil Eğitimi Hakkındaki Görüşü

Aynı Şeyi Yapıp Farklı Sonuç Beklemek (!)

En az 50-60 yıldır Türkiye’de İngilizce öğrenimi çözümsüz bir problem olarak karşımızda duruyor. Mevcut politika ve yaklaşımlarla dil öğrenilemediğini her yıl görüyoruz ancak her yıl aynı uygulamaları yine yapıyoruz. Bir ülke, bir sistem işe yaramadığını her yıl gördüğü bir yöntemi niçin devam ettirir? Galiba en açıklayıcı kelime “çaresizlik”.

Ülkemizde bir öğrenci, 12 yıllık ilk, orta ve lise eğitimi boyunca yaklaşık 1.296 saat civarında İngilizce dersi görmektedir. 1.296 saatin 720 saatini ilkokul ve ortaokul döneminde, ortalama 576 saatini ise lise eğitiminde almaktadır. İlkokuldaki İngilizce eğitimi 4.sınıftan başlamakla birlikte, 4+4+4 uygulamasının hayata geçirilmesiyle, 2.sınıftan itibaren İngilizce dersleri haftalık ders saati çizelgesine yerleştirilmiştir. Bu kadar saat dersin sonunda spesifik okullar ve öğrenciler hariç, lise mezunlarının en azından %95’i “Biraz sonra şu kapıdan çıkacağım” gibi basit bir cümleyi dahi kuramıyor.

Türkiye’deki tüm ilk, orta ve lise eğitim kurumlarında toplam 392.959 şubede, resmi rakamlarda 1.350.000 saat, ancak fiiliyatta haftalık 1.575.836 saat İngilizce dersi okutulmaktadır. Bir yılda okutulan İngilizce ders saati sayısı ülke genelinde 56.586.096 a ulaşmıştır. Aşağıdaki tabloda öğretim kademelerine göre toplam ders saati sayıları verilmiştir.

Okul TürüŞube Sayısı1 Haftalık ders saati sayısıYıllık Ders Saati Sayısı (36 Hafta)
İlköğretim 4.5.6.7.8.sınıflar (ilkokul+ortaokul)244.256244.256X4=977.024977.024X36=35.172.864
Lise 9.10.11.12 sınıflar (Genel,Anadolu,Mesleki)148.703148.703X4=598.812598.812X36=21.413.232
TOPLAM392.9591.575.83656.586.096
TÜİK 2011 İstatistiklerinden Tedmem tarafından oluşturulmuştur

Bu kadar yoğun bir ders yükü olmasına rağmen, Türk çocuklarının İngilizce seviyeleri hem ulusal hem de uluslararası platformda beklentinin çok altındadır. Örneğin okulda verilen eğitimin dışında özel olarak hazırlanılan TOEFL sınavında bile Türkiye’nin puan ortalamaları pek iç açıcı değildir. Aşağıdaki tabloda bunu görmek mümkündür.

TOEFL 2011 Sonuçları

SBS Ortalamaları

Benzer bir durum SBS sınavı İngilizce puan ortalamaları ve net cevap sayıları için de geçerlidir. Net ortalamaları her sene giderek düşmektedir.

MEB İstatistik

Diğer taraftan, EF Education First tarafından 2012 yılında yapılan, ülkelerin İngilizce yeterlilik düzeyleri çalışmasında da Türkiye alt sıralarda yer almıştır. 54 ülke arasında 32. sırada yer alan Türkiye’nin ‘Yeterlilik düzeyleri 5 kategoriye ayrılan testlerde İngilizce yeterlilik düzeyi 4’üncü sırada, ‘düşüğün biraz üstünde’ konumlandı. Yeterlilik düzeyinde ilk 10 ülke İsveç, Danimarka, Hollanda, Finlandiya, Norveç, Belçika, Avusturya, Macaristan, Almanya ve Polonya olarak sıralandı (EF Education First 2012).

Türkiye’de bulunan özel İngilizce kurslarında, Avrupa Dil Pasaportu Kriterlerine uygun olarak 6 kur düzeyinde İngilizce kursları bulunmaktadır. Bu kurslarda, en ileri düzey olan C2 ye ulaşmak için 480 ile 600 saat arasında İngilizce eğitimi yapılmaktadır. Özel kurslar bu eğitim için 3.000 ile 5.000 TL arasında ücret talep etmektedirler. Aşağıdaki tabloda söz konusu düzeylerin beceri temelli açıklamaları yer almaktadır.

Avrupa Dil Portfolyosu’nda 6 dil düzeyi (A1,A2,B1,B2,C1,C2) bulunmaktadır. Aşağıdaki çizelge “Küresel Ölçek” (Global Scale) olarak adlandırılır.

Ölçek için tıklayınız.

Avrupa Dil Portfolyosundaki seviyeler itibariyle Türkiye’de lise mezunlarının B1 seviyesinde yeterlik kazanmaları beklenmektedir. Ancak A1 seviyesi bile tam olarak edinilememektedir. Genel olarak bu sorunu öğretmen niteliğine, sınıfların kalabalık olmasına veya öğrencilerimizin dil öğrenme yeteneğine bağlamak haksızlık olacaktır. Temel sorun, dile sınıf dışında maruz kalmayan öğrencilerimize dağınık bir şekilde haftada 2-4 saat dersle dil öğretmeye çalışmaktır. İlkokul beşten sonra yoğun olarak Anadolu Liselerinin hazırlık sınıfında bir yıl yabancı dil öğrenen öğrencilerimizin dikkate değer bir öğrenme başarısı mevcuttu. Yani bizim öğretmenlerimiz, seçkin de olsa bizim okullarımızda bu işi başardılar. Bu deneyimden yola çıkarak yeni modeller geliştirmek bir seçenek olarak durmaktadır. Mevcut haliyle on binlerce öğretmen boşa kürek çekmektedir.

Ülkemizde MEB verilerine göre 52.000 İngilizce öğretmeni bulunmaktadır. 10 yıllık bir İngilizce öğretmeninin, ek ders ücreti dâhil devlete maliyeti, aylık brüt 3.000 ile 3.200 TL arasındadır. Toplam 52.000 İngilizce öğretmeninin kamuya maliyeti yıllık 1.870.000.000 TL civarındadır. Yani bir milyar dolar civarındadır. Bu bütçe yalnızca öğretmen maaşları olarak hesaplanmıştır. Derslik, elektrik, su, temizlik vb diğer harcamalar dikkate alınmamıştır. Harcanan bu bütçenin sonunda elde edilen verim hemen hemen “sıfır”dır

B1 düzeyinde “garantili” olarak yabancı dil öğrenmenin özel bir kursta maliyeti ortalama 2000 TL civarındadır. Öğrenciler bu düzeye 1-1,5 yıl içinde rahatlıkla gelebilmektedir. Lise son sınıfa kadar her bir öğrencinin bu süreçteki dil eğitimi için öğretmen maaşları olarak harcadığımız para 10 yıl için 19 milyar TL’dir. MEB bu konuda 2 ila 12 sınıftaki yaklaşık 11 milyon öğrenci için dışardan hizmet satın alsa harcanacak para B1 Düzeyi için 22 milyar TL’dir. Okullardaki diğer giderler de düşünülürse

mevcut maliyetle hizmet satın alma maliyeti birbirine çok yakındır. Bu örneği uygulanabilir veya mantıklı bir seçenek olduğu için vermiyoruz elbet. Sadece 10 yılda on milyar doların nasıl boşa gittiğini anlatabilmek için ifade ediyoruz. Türkiye’de siyasi iradenin bu konuyu acilen ele alması ve yeni bir paradigma ortaya koyması gerekmektedir. Artık toplantı, araştırma veya inceleme yapmaya ihtiyaç kalmamıştır. Her türlü veri mevcuttur. Bu veriler üzerinden her türlü politika aşamalı olarak yürütülebilir.

Bu yazı İngilizce eğitimine ilişkin bir analiz amacını taşımaktadır. TEDMEM olarak bir sonraki yazımızda çözüm yollarına ilişkin pratik önerileri ele alacağız.