Dershanelerin Eğitim Sistemindeki Yeri, İşlevi ve Dönüştürülme Süreci
Genel Müdürümüz Sayın Sevinç Atabay’ın TUSİAD Görüş Dergisi’ndeki “Dershanelerin Eğitim Sistemindeki Yeri, İşlevi ve Dönüştürülme Süreci” konulu yazısı
Çağdaş toplumlarda olduğu gibi ülkemizde de bireyin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yetiştirilmeleri olarak tanımlanan eğitim, sosyal ve kültürel bir varlık olan insanı hayata hazırlamanın ötesinde, onu bilinmeyen bir geleceğe de hazırlama işlevini taşımaktadır. Ekonomik, toplumsal ve teknolojik gelişmelerle gittikçe zorlaşan bir yaşama uyum sağlayabilmeleri için, devletin fertlerine çeşitli tür ve düzeylerde, farklı eğitim fırsat ve olanakları sunması gereklidir. Herne kadar ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretimin en büyük donatıcı, destekçi ve sağlayıcısı devlet olsa da, her üç öğrenim düzeyinde de bu hizmeti sağlayan özel kurumlar bulunmaktadır.
Bilimsel literatürde dershaneler “gölge eğitim sistemi” olarak da bilinmektedirler. Önceleri öğrencilerin derslerine bir takviye olarak görülen kurumlar, ilerleyen yıllarla birlikte sınava hazırlığın amaçlandığı kurumlar görünümünü almıştır.
Okul sisteminin varlığına karşın, insanların daha çok öğrenme isteği duyması okul sistemi dışında ücretle ders alma “özel ders” ihtiyacını ortaya çıkartmıştır. Özellikle bazı alanlarda özel ders almak bir ayrıcalık olarak görülmüş ve bu olgu farklı öğrenme alanlarına yayılarak günümüzde de devam etmektedir. Ücretle ders alma ihtiyacı giderek kurumsallaşmış, Türkiye’deki adıyla “Özel Öğretim Kurumlan” doğmuştur.
Özel dershaneler, eğitim sistemimiz içindeki yaklaşık 50 yıllık yasal statülerine karşın çok tartışılan kurumlardan olmuş, eğitim sistemimizde kademeler arası geçişi düzenlemenin en önemli aracı olan merkezi sınav uygulamalarıyla daha da büyümüştür. Bilimsel literatürde dershaneler “gölge eğitim sistemi” olarak da bilinmektedirler. Bunun sebebi, dershanelerin, eğitim sistemine paralel bir şekilde var olması ve dersler vermesidir. Önceleri öğrencilerin derslerine bir takviye olarak görülen kurumlar, ilerleyen yıllarla birlikte sınava hazırlığın amaçlandığı kurumlar görünümünü almıştır. Yükseköğrenime olan talep ile yükseköğrenim arzı arasındaki büyük farklılıklar günümüzde hazırlık sürecinin ortaokula hatta ilkokula kadar inmesine neden olmuştur. Türkiye’de özel öğretim kurumlarından olan ve sayıları hızla artan bazı liselere giriş ve üniversiteye hazırlık amaçlı dershanelerin eğitim sistemimiz içindeki yeri ve önemi dikkat çekici hale gelmiştir. Bu çerçevede 1996 yılında 1.496 olan dershane sayısı, 2013’te 3.690’a ulaşmıştır.
Bir taraftan üniversiteye giriş sınavlarında sık sık değişiklikler yapılmakta, diğer taraftan dershanelerin okulların işlevini üstlendiği ve neredeyse yerlerini aldığına ilişkin genel kanı gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bu kurumların, öğrencilerin sınavlardaki başarılarını artırmak amacına yönelik düzenlenmeleri sonucunda eğitimden çok, “sınava hazırlık” odak olarak alınmış ve tamamen bu amaca yönelmiştir. Okullardaki ölçme sistemi ile merkezi sınavlarda kullanılan ölçme sistemi arasındaki farklılık dershane sistemine olan ihtiyacı ortaya çıkarmıştır.
Üniversiteye hazırlık sürecinde öğrenciler ve aileleri dershaneyi, zaten büyük bir rekabetin yaşandığı sınav dönemlerinde “kaçınılmaz olarak gidilmesi gereken bir yer” olarak algılamaktadırlar. Maddi durumları yetsin veya yetmesin, her aile çocuğunu bu süreçten mahrum bırakmamak için elinden gelen her türlü fedakarlığı yapmaktadır. Ülkemizde “üniversiteye giriş sınavlarının ortaöğretim süreciyle tam bir uyum içinde olmaması” bu kurumların en temel tercih nedenleri arasında yer almaktadır. Üniversiteye giriş sınavında öğrenciler çoktan seçmeli testlerle karşılaşırken, liselerde klasik yazılı sınavlarla değerlendirilmektedir. Bu da öğrencileri bu pratik çözüm yollarını ve sınavda çıkan soru tiplerini öğrenebilecekleri bir yer arayışına itmektedir.
Bu tartışma sürecinde birçok araştırma yapılmış, makaleler yayınlanmıştır. Özel dershanelerin pozitif etkilerini savunan araştırmacılar bu kurumların daha çok şey öğrenme imkanı verdiğini savunmaktadırlar. Ülkemizdeki bazı çalışmalarda bu kurumlardaki eğitimi alarak sınavlara giren öğrencilerin almayan öğrencilere kıyasla daha başarılı olduğunu ortaya koymaktadır. Kanat’ın 2004 verilerine dayanarak belirttiğine göre, bu kurumlara devam etmiş öğrencilerin sınavdaki başarı oranı % 90’dır.
Özel dershanelerin eğitim hayatımıza katkıları farklı akademik çalışmalarda da dile getirilmektedir. ERG tarafından yayınlanan Dershanelerin kapatılmasına ilişkin görüşlerin ifade edildiği “Dershanelerin Kapatılması Eğitimde Kaliteyi ve Fırsat Eşitliğini Sağlar mı?” başlıklı raporda bu durum değerlendirilmiştir. “Türkiye’de dershaneye gitmek üniversiteye giriş sınavında başarılı olmanın önemli belirleyicilerinden biridir.” denilerek dershanelerin üniversiteye yerleşmede olumlu katkıları ortaya konmuştur.
Dünyada Özel Ders ve Dershanecilik
Özel dershaneler sadece gelişmekte olan ülkelerde var olan kurumlar değildir. Her ülkenin ekonomik ve teknolojik gelişmişlik düzeyi, yönetim şekli, sosyal durumu ve tarihsel olarak geçirmiş olduğu evreler birbirinin aynısı olamayacağından özel dershanelerde birbirinin aynısı değildir. Dershaneler, her toplumun giriş sınavı sistemlerine göre kendine özgü nitelikler taşımaktadır. İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde de dershanelere benzer kurumlara rastlanmadadır; ancak bunlar bizde ve uzak doğu ülkelerinde olduğu kadar yaygın değildir. Bunun en önemli nedenleri şüphesiz, bu ülkelerde eğitim basamakları arasında etkin bir işleyişin bulunması, yönlendirmenin uzun bir sürece yayılması ve alternatif eğitim olanaklarının özellikle mesleki eğitime yönlendirmenin büyük bir başarıyla gerçekleştirilmesidir.
Güney Kore, Hong Kong, Yunanistan, Japonya ve Tayvan gibi ülkeler, üniversiteye girişin merkezi sınavlarla yapıldığı ve özel ders veren kurumların en yaygın olduğu ülkelerdir. Bu ülkelerde özel derslere katılım oranları özel ders ve dershaneler açısından anlamlı oranlar ifade etmektedir.
Güney Kore’de 2011 verilerine göre farklı yollardan özel derslere katılım oranı ilkokul düzeyinde % 85, ortaokul düzeyinde % 75, lise düzeyinde ise % 58 civarlarındadır. İlk ve ortaöğretimde yaklaşık 7 milyon öğrencinin bulunduğu bu ülkede, toplam 37.000 dershanede yaklaşık 5 milyon öğrenci öğrenim görmektedir. Hong Kong’da 1-6. sınıflarda özel ders alma oranı %36,12 ve 13. sınıflarda ise % 48’dir.Japonya’da, 10 milyon öğrenci “Juku” adı verilen dershanelere devam etmektedir.
Almanya ve Portekiz gibi ülkelerde dershanelerle ilgili mevzuat düzenlemesi olmamasına karşın evde, büroda, okulda ve benzeri ortamlarda destek eğitimleri verilmektedir. Almanya’da 10 milyon öğrenciden 250 bini sınıf tekrarı yaparken 80 bin ergen de diplomaya ulaşamadan ayrılmaktadır. Okul dışında yılda 66 milyon ek ders alınmaktadır. İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde de ders saati dışındaki zamanlarda özellikle hafta sonlarında destek eğitimleri yapılmaktadır.
Özel ders ve dershaneciliğin, geçiş sınavlarına hazırlamanın yanında özel ders alma boyutuyla da Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri de dahil birçok ülkede yaygınlaşmaya başladığı görülmektedir.
Özel Dershanelere Talebin Artması
Gerek dünyada gerekse ülkemizde özel derse ve dershanelere talep giderek artmaktadır. Bunun başlıca nedenleri şöyle belirtilebilir:
- Eğitimin hemen her kademesinde okulların kalite bakımından önemli farklılık göstermesi •Aynı okulda, aynı sınıftaki öğrenciler arasında bile öğrenme hızı ve başka faktörlerle farklılıkların sürmesi
- Öğrencilerin / ailelerin nitelikli eğitim imkânlarından yararlanarak sosyal statüsü yüksek iş ve meslek sahibi olma istekleri ve bu nedenle kaliteli okulları tercih ve talep etmeleri
- Bu farklılıklar ve yüksek talep karşısında kademeler arasındaki geçişlerin sınavlara dayalı olarak yapılması rekabet yaratmaktadır. Bunu aşmanın yolu da özel dershanelerden veya özel ders almaktan geçmektedir.
- Başarının sırrının rekabeti tetikleyen çaba ve gayrette olduğu”na ilişkin inancın yaygınlığı,
- Özel ders alan ve dershanelere giden öğrenci ve ailelerin diğerleri üzerinde oluşturduğu etki,
- Gelişmekte olan ülkelerde öğretmen maaşlarının düşük olması nedeniyle devlet okullarında çalışan öğretmenlerin ek kazanç için öğrencilerine okul zamanı dışında özel ders vermeleri,
Dershaneler Neden Eleştiriliyor?
Özel dershaneler; “Fırsat eşitsizliğine neden olma, dershane, kurs ve özel ders ücretlerinin ailelere ağır bir ekonomik yük getirmesi, birtakım bilgilerin öğrencilere kalıp halinde verilerek test teknikleri göstermek yoluyla öğretim yapılması, okulların yerine geçme durumuna gelmesi, eğitim etkinlikleri yapmamaları” gibi gerekçelerle eleştirilmektedir.
Dershane Eleştirilerine Karşılık Olumsuzlukların Ortadan Kaldırılması İçin Öneriler
Türkiye’deki özel dershaneler meselesi ve sebep oldukları ifade edilen sorunlar, özel dershanelerin ortadan kaldırılması, kesin olarak kapatılması ile çözümlenemez. Çünkü herhangi bir idari düzenleme ile kapatılmaları durumunda mevcut özel dershanelerin kayıt dışına çıkarak faaliyetlerine devam edecekleri aşikardır. Bu husus, çeşitli kurum ve kuruluşlarca da ifade edilmektedir.
Gelecekle İlgili Neler Yapılmalıdır?
- Özellikle son yıllarda bütün dünyada eğitime ilginin arttığı gerçeğiyle daha başarılı olma isteğinin olduğu her yerde dershane/özel ders sistemi olacaktır. Dolayısıyla, çözüme ulaşabilmek için öncelikle, sınav sistemleri ile oynamak yerine başarılı olanların istediği eğitimi alacağı, beklentilerine ulaşamayanların da hayatta kendileri için güvenli yer edinebileceği, her bireyde başarıyı özendiren bir yapı hedeflenmelidir.
- Mesleki ve genel eğitim, bireylerin ilgi ve ihtiyaçlarına göre şekillenmeli, bu amaçla zorunlu dersler asgariye indirilerek esneklikler artırılmalı, yaptıkları ek çalışmalar akredite belgelerle belgelenmelidir.
- Öğretmenlerde maddi ve moral açıdan istek uyandıracak ortam hazırlanarak mesleklerindeki isteklilik artırılmalıdır.
- Liselerde alınan eğitim, yükseköğretim programları ile ilişkilendirilmeli, lise sürecinde öğrencinin başarısı farklı yükseköğretim programlarına girişte göz önünde bulundurulmalıdır.
- Merkezi sınavlarla ilgili düzenlemelerde alternatifler çok iyi düşünülmelidir. Dershanelere ihtiyacı ortadan kaldırmak için merkezi sınavları tartışmaya açmak, geçmişte olduğu gibi bugün de birçok sorunu beraberinde getirecektir.
- Gerek ortaöğretimde gerek üniversitelerde yeni kurumların açılması ve kontenjanların artırılması, talebi karşılamada önemli adımlar olarak görülmektedir. Ancak öğrencilerin, nitelikli üniversitelere/bölümlere yerleşmek için yarıştıkları da unutulmamalıdır.
- Sorunun asıl kaynağı ne sınavlar ne de dershanelerdir, daha iyi bir yaşam talebidir. Dolayısıyla bütün düzenlemelerin de bu talebi karşılamaya yönelik olması beklenmektedir.
- Öğrencilere, başarılı olmak için karşılaştıkları engelleri aşmada fırsatlar sunan; onları, başarma isteğini artırarak daha yüksek hedeflere yönelten ve bunun için tercih edilen dershaneler, okulların alternatifi kurumlar gibi de düşünülmemelidir. Aksine dershaneler eğitime yeni fırsatlar sunan bir zenginlik olarak görülmelidir.
- Sınavların varlığının dershanelere ilgiyi artırdığı gerçeği, okullara olan ilginin azaldığı tartışmalarını ortaya çıkarmaktadır. Oysa bu çelişki, okulda ve dershanede yapılacakların çeşitlendirilmesi ve birbirini desteklemesi, öğrencilere ilgi ve istek duydukları alanda sunulacak eğitim öğretim fırsatlarının artırılmasıyla aşılabilir.
- Birer yaygın eğitim kurumu olan özel dershanelerin gerek fiziki koşulları, mevcut olanakları, sahip oldukları birikim ve deneyimleri ile gerek oluşturulacak yeni düzenlemeler ve yaratılabilecek yeni olanaklarla “yaşam boyu öğrenme” etkinlikleri ile ilişkilendirilmesi sağlanabilmelidir.
Sonuç
Dershaneleri kapatma ya da dönüştürme süreci, önemli bir dönüm noktası olmuştur. Tartışmalar içinde bulunduğumuz günlerde toplumun gündemini oldukça meşgul etmiştir.
Dershanelerin eğitim sistemi içinde edindikleri yer, kendilerine duyulan talebin devam ettiği ve edeceği, eğitim uygulamalarında edindikleri birikim ve deneyimleri, verdikleri hizmetin eğitim öğretim hizmeti olması, öğrencilere ve ailelere sağladığı fırsat ve olanaklar, sağladıkları ekonomik değer ve istihdam olanaklarının sistem içinde nasıl daha etkili olabileceklerinin iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Dershanelere olan ihtiyacı gidermeye yönelik düzenlemeler yapılmadan dershaneleri sistem dışına çıkarmaya dayanan düzenlemelerin hem hak kayıplarına, hem kargaşaya yol açacağı görülmektedir. Dershanelerin şu ya da bu biçimde dönüştürülmesinin eğitimimizin hangi sorununa çözüm getireceği, bunun nitelikli eğitime eşitlikçi biçimde erişmede nasıl bir katkı sağlayacağı, buna dayanak olabilecek politikaların, bilgi ve belgelerin kamuoyuyla ve eğitimin tüm taraflarıyla paylaşılması, açıklıkla ortaya konulması önem taşımaktadır.
Havuz problemlerinden bile zor olan dershanelerle ilgili bu problemin cevabını bulmak pek mümkün değildir. Çünkü Türkiye’de en hızlı değişen şey eğitim sistemidir. Son 11 yılda eğitimin içeriğinden sınav sistemine kadar 13 temel değişiklik yapıldı, 5 bakan değişti. Özel dershanelerin ülke eğitiminde, ekonomisinde, sosyal yaşamında oluşturduğu birikimin, yabana atılamayacağı; dershane odaklı eğitim öğretim planlamalarının “Dershaneleri kapatma/ dönüştürme” ile ya da “kapatacağız/dönüştüreceğiz” demekle elde edilebilecek “siyasallaşmış söylemlerden” uzak ülke gerçeklerimize uygun ve zorlamasız, toplumun her kesimiyle uzlaşan, eğitim bilimlerine dayalı, öncelikle sisteme yönelik çözümler üretmek gerekmektedir.