DAVOS 2017'de Geleceğe Hazırlık

DAVOS 2017’de Geleceğe Hazırlık

Dünya Ekonomi Forumu 2017 Ocak ayı içinde Davos’ta gerçekleşti. Forum süresince “gelecek” kavramı ile Dördüncü Sanayi Devrimi çoğu zaman birbirinin yerine kullanıldı. Forumda ele alınan konular gelecekte savaşın ne demek olduğundan, Dördüncü Sanayi Devriminde insan olmanın ne demek olduğu veya anlamına kadar geniş bir yelpaze oluşturdu. Forum oturumlarındaki paylaşımlar kadar, Forum öncesi hazırlanan ve paylaşıma açılan raporlar da küresel ölçekteki eğilimler hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Eğitimin geleceğine ilişkin öngörüler açısından, özellikle iki rapor hakkında görüşlerimizi paylaşmak istiyoruz.

Bu raporlardan birincisi 2016 yılı Dünya Ekonomik Forumu için hazırlanmış olan “Mesleklerin Geleceği: Dördüncü Sanayi Devrimi için İstihdam, Beceriler ve İşgücü Stratejisi” raporu. Rapora göre Dördüncü Sanayi Devriminin henüz başlangıcındayız. Genetik, yapay zeka, robotik, nanoteknoloji, 3D yazıcılar ve biyoteknolojideki gelişmeler farklı bir geleceğe kapı açmaktadır. Diğer yandan bu gelişmelerin ortaya çıkardığı tüketim, üretim ve istihdam eğilimleri bireylerin, işletmelerin ve ülkelerin proaktif bir şekilde uyum sağlamalarını gerektiren güçlükler ortaya çıkarmaktadır. Demografik ve sosyo-ekonomik faktörler ile teknolojik faktörler çalışanların becerilerinde değişikliği zorunlu hale getirmektedir. Demografik ve sosyo-ekonomik faktörler; esnek çalışma düzenlemeleri, gelişen piyasalarda orta sınıfın artışı, iklim değişikliği ve doğal kaynaklar, jeopolitik riskler, müşteri etiği ve mahremiyeti, yaşlı nüfusun artışı, gelişen piyasalarda genç nüfus oranı, kadınların iş hayatına katılımı gibi unsurlarla değişim için baskı oluşturmaktadır. Teknolojik faktörler ise mobil internet ve bulut teknolojisi, büyük veri işleme kapasitesinin artması, yeni enerji kaynakları ve teknolojileri, nesnelerin interneti, insan kaynaklarının ortak kullanımı, robotik ve insansız ulaşım, yapay zeka, ileri üretim, ileri materyaller ve biyoteknoloji gibi unsurlar becerilerin istikrarı üzerinde bozucu bir etki oluşturmaktadır. Bütün bunların eğitimle nasıl bir ilişkisi var? Rapor tam da bu sorunun cevabına odaklanmaktadır.

Becerilerde değişim ile Dördüncü Sanayi Devriminin ortaya çıkardığı diğer baskı unsurları hemen hemen tüm sektörlerde ekonominin talep ettiği becerilere sahip işgücü bulmayı güçleştirmektedir. 2015-2020 arası beş yıllık dönemde temel altyapı, müşteri hizmetleri, enerji, finansal hizmetler ve yatırım hizmetleri, sağlık hizmetleri, bilişim ve iletişim hizmetleri, profesyonel hizmetler gibi tüm sektörlerde işgücü bulmanın güçleşeceği beklenmektedir. İncelenen ülkeler içinde bu güçlüğün en çok hissedileceği ülkeler işgücü bulma güçlüğü sırasına göre Japonya, Almanya, Türkiye ve Brezilya olarak gözükmektedir. İşgücü bulma güçlüğünün bazı ülkelerde nüfusun yapısı ile ilgili demografik faktörlerden kaynaklandığı, bazı ülkelerde ise daha çok becerilerin yetersizliği ve kadın işgücü dahil olmak üzere mevcut beceri stoğunun yeterli düzeyde kullanılmaması ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.

Demografik ve sosyo-ekonomik faktörler ile teknolojik faktörler becerilerde değişimin daha önce hiç olmadığı kadar hızlı gerçekleşmesine neden olmaktadır. Bu değişim pek çok akademik alanda temel derslerin içeriğinin hızla değişmesini gerektirmektedir. Popüler bir tahmine göre dört yıllık bir yükseköğretim programının ilk yılında edinilen bilgilerin %50’si öğrenci mezun olmadan geçerliğini kaybetmektedir. 2020 yılında çoğu meslek için temel beceri olarak aranacak becerilerin üçte birinden fazlasının bugün henüz iş için önemli görülmediğinin altı çizilmektedir. 2015-2020 arası beş yıllık dönem değerlendirildiğinde değişecek beceri oranları sektörlere göre farklılık göstermekle birlikte, tüm sektörler toplamında istihdam ve iş için gerekli becerilerde %35 oranında değişiklik beklenmektedir. Raporda daha önceki sanayi devrimlerinde bu ölçekte bir beceri değişikliğine eğitim sistemlerinin ve kurumlarının uyum sağlamasının 15-20 yıllık bir süre içinde gerçekleştirilebildiği belirtilmektedir. Oysa Dördüncü Sanayi Devriminde beceri değişimindeki hız ile önümüzdeki beş yıllık perspektifte gerçekleşmesi beklenen beceri değişimi ele alındığında, geniş ölçekte yeni beceriler geliştirmek için geleneksel yetiştirme/öğretim sistemleri tasarımlarının artık bir seçenek olmadığı vurgulanmaktadır. İşgücünde aranan beceriler hızla değişmekte ve eğitim sistemlerinin bu becerileri kazandırabilmesi için geleneksel öğretim programları kapsamında kazandırmayı amaçladıkları becerilerin de değişmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu raporda işle ilgili temel beceriler üç grupta ele alınmaktadır:

Yetkinlikler

Temel beceriler

Çoklu işlevsel beceriler

Bilişsel yetkinlikler
– Bilişsel esneklik
– Yaratıcılık
– Mantıksal akıl yürütme
– Problemlere duyarlılık
– Matematiksel akıl yürütme
– Görselleştirme
İçerik becerileri
– Aktif öğrenme
– Sözel anlatım
– Okuduğunu anlama
– Yazılı anlatım
– Bilişim teknolojileri okuryazarlığı
Sosyal beceriler
– Diğerleriyle eşgüdümlü çalışma
– Duygusal zeka
– Müzakere
– İkna
– Hizmet eğilimi
– Diğerlerini yetiştirme ve öğretme
Kaynak yönetimi becerileri
– Finansal kaynakların yönetimi
– Materyal kaynakların yönetimi
– İnsanların yönetimi
– Zaman yönetimi
Fiziksel yetkinlikler
– Fiziksel güç
– El becerisi ve hassasiyeti
Süreç becerileri
– Aktif dinleme
– Kritik düşünme
– Kendini ve diğerlerini izleme
Sistem becerileri
-Yargı ve karar verme
– Sistem analizi
Teknik beceriler
– Ekipman bakım ve tamiri
– Ekipman işletimi ve kontrolü
– Programlama
– Kalite kontrolü
– Teknoloji ve kullanıcı deneyim tasarımı
– Sorun giderme/ çözüm bulma
Karmaşık problem çözme becerileri
– Karmaşık problem çözme

Yukarıda gruplanmış olan becerilerle eğitim sistemlerinde öğretim programlarının nelere odaklandığı birlikte değerlendirildiğinde, öğretim programlarının daha çok temel becerilerin “içerik becerileri” kısmına odaklandığı görülmektedir. OECD tarafından yapılan çalışmalar ve çeşitli uluslararası değerlendirmelerde okuduğunu anlama, bilişim teknolojileri okuryazarlığı, fen bilimleri okuryazarlığı ve temel matematiksel beceri alanları öncelikli olarak ele alınmaktadır. Bu değerlendirmelerin ve uluslararası karşılaştırma verilerinin etkisiyle eğitim sistemleri de daha çok bu alanlardaki becerilere odaklanmaktadır. Mesleklerin Geleceği raporu, öğretim programlarında ve yetiştirme sistemlerinde, temel becerilerle birlikte bu becerilerden daha fazlasına odaklanmanın zorunluluğuna dikkat çekmektedir.

Türkiye açısından değerlendirildiğinde değişime zorlayan faktörlerin başında işin niteliğinin değişmesi (%47) gelmektedir. Mobil internet ve bulut teknolojisi, gelişen piyasalarda orta sınıfın artışı ve jeopolitik riskler değişimi zorlayan diğer öne çıkan faktörler olarak görülmektedir. Türkiye için değişimin yönetimi ve gelecekteki işgücünün planlanmasını engelleyen faktörler ise beceriler ve işgücü piyasası üzerinde bozucu etki yapan dönüşümün yeterince anlaşılmaması, kaynak sınırlılıkları, paydaşların kısa dönemli bakış açısı ve kısa dönemli karlılığa odaklanmaları, işgücü stratejisi ile inovasyon stratejisi arasındaki uyumsuzluk olarak değerlendirilmektedir. Raporda işverenlerin görüşlerine göre Türkiye’de beceri açığının kapatılması ve işgücü ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için öngörülen stratejilerin başında %71 ile mevcut işgücünün yeni becerileri kazandırmak için yetiştirilmesi gelmektedir. Sonra, sıra ile hareketlilik ve iş rotasyonu (%36), kadın nüfusun yeteneklerinin işgücüne dahil edilmesi (%29), çıraklık sağlanması (%29), eğitim kurumlarıyla işbirliği (%21) stratejileri öne çıkmaktadır. Raporda değişen beceri taleplerinin sadece örgün eğitim içinde gerçekleştirilecek düzenleme veya çalışmalarla karşılanmasının da mümkün olmadığına dikkat çekilerek eğitim kurumları ile sanayi ve özel sektör arasında işbirliğinin önemine vurgu yapılmaktadır.

Mesleklerin Geleceği raporunun temel amacı işgücünün ve değişen becerilerin planlanması için bir eylem çağrısı olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda eylem önerileri kısa vadeli ve uzun vadeli eylemler olarak iki grupta ele alınmaktadır. Kısa vadeli eylemlerin başında Dördüncü Sanayi Devriminin beceriler üzerinde bozucu etkilerinin acil bir durum olarak ele alınması ve mevcut işgücünün becerilerinin geliştirilmesi konusunun denenmiş ve test edilmiş, göreceli olarak daha durağan yöntemler yerine proaktif ve yenilikçi yöntemlerin kullanılması önerisi gelmektedir. İkinci strateji olarak değişen koşullara zamanında tepki verebilmek, meslek kategorilerindeki beklenen değişimleri ve beceri değişikliklerine ilişkin talepleri erken aşamada haritalandırabilmek için veri analitiğini kullanma önerilmektedir. Kısa dönemli üçüncü strateji olarak aşırı uzmanlaşma yerine yetenek çeşitliliğini sağlamaya odaklanmak önerilmekte ve bunun için de yine veri analitiğini kullanmanın önemine vurgu yapılmaktadır. Son olarak da esnek çalışma düzenlemelerine gidilmesi ve online yetenek platformlarının kullanılması önerilmektedir.

Mesleklerin Geleceği raporunda uzun vadeli stratejiler için öncelikle eğitim sistemlerinin öğretim programlarında ve uygulamalarında Dördüncü Sanayi Devriminin gerektirdiği teknik, sosyal ve analitik becerileri kapsayan çoklu işlevsel becerilerin kazandırılmasını sağlayacak şekilde gözden geçirilmesi önerilmektedir. İkinci olarak işgücünün yaşamları boyunca becerilerini geliştirmelerine yönelik teşviklerin sağlanması gerekmektedir. Son olarak eğitim ve yetiştirme sistemlerinin değişen beceri taleplerine etkili bir şekilde uyum sağlayabilmesi için sektörler arası işbirliği ve kamu ile özel sektör arasında etkili bir işbirliği sağlanması önerilmektedir.

Mesleklerin Geleceği raporunda kadın işgücünün ve beceri stoğunun önemli bir kısmının halen atıl durumda olduğuna dikkat çekilerek, kadın erkek eşitsizliğinin önlenmesi ve atıl olan beceri stoğunun etkili bir şekilde kullanılmasına yönelik stratejiler de önerilmektedir.

Mesleklerin Geleceği raporu 2017 yılı Dünya Ekonomik Forumunda ele alınan, Dördüncü Sanayi Devriminde eğitimin geleceği ile ilgili konuların zeminini oluşturmuştur. 2017 Ocak ayı içinde gerçekleşen Forumda eğitimle ilgili olarak ele alınan konular pek çok ülke için eğitim ve becerilerin geliştirilmesine yönelik politikaların belirlenmesinde önemli ipuçları içermektedir. “Dördüncü Sanayi Devriminde İnsan Potansiyelini Gerçekleştirmek: Eğitim, Toplumsal Cinsiyet ve İş Dünyasının Geleceğini Şekillendirmek: Liderler için bir Yol Haritası” başlıklı rapor bu ipuçlarını bulabileceğimiz belgelerden biri olma niteliği taşımaktadır. Bu raporda eğitim ve beceri geliştirme ile ilgili olarak iki temel soruya cevap aranmaktadır:

  1. Gelecek için hazır bir eğitim ekosisteminin temel özellikleri nelerdir?
  2. Yeni bir iş dünyasına geçişi yönetmek için gereken başlıca adaptasyon stratejileri nelerdir?

Raporda bu sorular eğitim, cinsiyet ve iş dünyasını etkileyen mevcut teknolojik, ekonomik ve sosyal eğilimlerle doğrudan ilişkili olarak ele alınmıştır. Rapora göre pek çok eğitim sistemi bugün yüzyıl öncesine uzanan modellere dayanmaktadır. Reformlar ve modernleşme çabaları ise çoğu zaman geleneksel eğitim sistemleri ile modern yaşamın ve yeni işgücü piyasalarının talepleri arasında durmaksızın büyüyen uçuruma değinmekte yetersiz kalmaktadır. Hükümetler, işletmeler ve öğrenciler Dördüncü Sanayi Devrimine girerken hazırbulunuşluk uçurumunu kapatmak için gereken kapsamlı değişim ihtiyacını kavramak durumundadır.

Rapor geleceğe hazırlığı bir ekosistem bütünlüğü içinde ele almakta ve ekosistem içinde politika yapıcılar, eğitim uzmanları ve özel sektörün, bugünün ve yarının iş gücü piyasası ihtiyaçlarını karşılayabilen, ilgili ve duyarlı bir eğitim ekosistemine doğru yönelmelerini önermektedir. Eğitim ekosistemi içinde temel eylem alanları erken çocukluk eğitimi, geleceğe hazır bir öğretim programı, profesyonel bir öğretim kadrosu, işyeri ortamıyla erken tanışma ve sürekliliği olan bir kariyer rehberliği, dijital okuryazarlık, saygın ve sağlam temellere dayanan bir mesleki ve teknik eğitim, yeni bir hayat boyu öğrenme yaklaşımı ve eğitimde inovasyona açık olma şeklinde tanımlanmaktadır. Bu eylem alanlarında çabaların tam olarak başarılı olabilmesi için eylemlerin evrensel ve eşit erişim, çok paydaşlı liderlik ve yönetişim ile uzun vadeli planlama ve reform ilkeleri esas alınarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Raporda eğitim ekosisteminin dönüşümünde eylem alanları ve her bir eylem alanında özel sektörün ve kamu sektörünün rolleri şu şekilde özetlenmiştir:

İşbirliğine dayalı eylem alanı Özel Sektörün Rolü Kamu Sektörünün Rolü
Erken Çocukluk Eğitimi
– Çocukların erken dönem eğitimine aktif katılımlarını teşvik etmek için ebeveynlerin okuryazarlık becerileri ve okuma kültürünün geliştirilmesi
– Çalışan ebeveynler için esnek mesai saati düzenlemeleri, iş yeri kreşleri, ödenekler veya diğer yardım programlarının sağlanması
– Erken çocukluk eğitiminde bakanlıklar arası koordinasyonun artırılması
– Çocuk bakım çözümlerine erişim sağlanması için işverenlerin teşvik edilmesi
Geleceğe Hazır Bir Müfredat
– Müfredat tasarımlarının piyasada talep edilen becerileri kapsadığından emin olmak için yerel eğitim kurumlarıyla ortaklıklar geliştirilmesi
– STEM becerilerini, istihdam edilebilirlik becerilerini ve / veya küresel vatandaşlık becerilerini güçlendiren uygulamalar tasarlanması
– Kazandırılması hedeflenen yeterliklerin ulusal standartlara ve kalite çerçevelerine göre belirlenmesi
– Geleneksel test temelli yaklaşımların ötesinde bir ölçme-değerlendirme yaklaşımının benimsenmesi
– Müfredatın sürekli olarak incelenmesi ve güncellenmesi için çerçeve oluşturulması
Profesyonel Öğretim Kadrosu
– Eğitimcilere daha çok eğitim-öğretim ortamlarında bulunma şansının tanınması (öğretmenlik stajları)
– Becerilere dayalı gönüllü çalışan programlarının geliştirilmesi
– Öğrenci merkezli pedagojiyi geliştirmek için eğitimcilere araçlar ve kaynaklar sunulması
– Özel sektörün öğretmen yetiştirme ve iyileştirme faaliyetlerine katılımının teşvik edilmesi
– Öğretmenlerin kendi hayat boyu öğrenmelerine aktif olarak katılmalarının teşvik edilmesi
İşyeri Ortamıyla Erken Tanışma ve Devam Eden Kariyer Rehberliği
– Rehberlik ve kariyer koçluğu sağlamak için eğitim kurumlarıyla bağlantı kurulması
– Öğrenciler için iş tabanlı öğrenme ortamları oluşturulması
– İş tabanlı öğrenmenin hem yükseköğretim hem de mesleki eğitim programları için bir mezuniyet şartı olarak kabul edilmesi
– Kamu hizmeti kapsamında sunulan kariyer rehberliği programlarının kapasitesinin ve kalitesinin geliştirilmesi
– Beceri akreditasyonu sürecinde özel sektörle işbirliği yapılması
Dijital Okuryazarlık
– Online öğrenme platformları ve kısa süreli eğitimlerle mevcut işgücünün dijital okuryazarlık ve BİT becerilerinin geliştirilmesi
– Öğrencilerin işyerinde gerekli olan teknoloji becerilerinin iş tabanlı öğrenme süresince geliştirilmesi
– Eğitim kurumlarının BİT altyapısı ve erişimlerinin desteklenmesi
– Öğretmen eğitiminde BİT ve dijital okuryazarlığın zorunlu hale getirilmesi
Saygın ve Sağlam Temellere Dayanan Mesleki ve Teknik Eğitim
– Öğrenciler için iş tabanlı öğrenme ortamları oluşturulması
– Mesleki ve teknik eğitim algısının ele alınıp ebeveyn-öğretmen işbirlikleri aracılığıyla mesleki ve teknik eğitime ilişkin kariyer yollarının teşvik edilmesi
– Mesleki ve teknik eğitimin kampanyalar yoluyla teşvik edilmesi
– Ortaöğretimde mesleki ve teknik eğitim yolakları sunulması
– Özel sektörün mesleki ve teknik eğitim altyapı yatırımının teşvik edilmesi
Yeni bir Hayat Boyu Öğrenme Yaklaşımı
– Sürekli mesleki gelişim için personelin farklı kanallar aracılığıyla desteklenmesi
– İş yerindeki personelin mesleki eğitimler için teşvik edilmesi
– Kazanılan yeterliklerin karşılığının ulusal standartlara ve kalite çerçevelerine göre belirlenmesi
– Bireylerin hayat boyu öğrenme fırsatlarını takip etmeleri için desteklenmesi
Eğitimde İnovasyona Açık Olma
– Sınıf dışında öğrenme fırsatları sunmak için eğitim kurumlarıyla işbirliği yapılması
– Yükseköğretim ve mesleki ve teknik eğitim kurumları için özerkliğin artırılmasına ilişkin adım atılması
– Eğitimde yeniliklerin pilotlanması ve yaygınlaştırılmasının desteklenmesi

Mesleklerin geleceği hakkında pek çok tahmin yapılmaktadır. Bu tahminlerden birine göre bugün okul öncesi eğitime başlayan çocuklar iş hayatına geçiş yapacağı zaman bugünkü mesleklerden %65’i geçerliliğini kaybetmiş olacaktır. Bu nedenle eğitimde kamu sektörü ile özel sektör işbirliği önem taşımakta ve iş hayatına geçişin kolaylaştırılması için eğitim sisteminin değişikliklere ve taleplere hızlı bir şekilde tepki vermesini sağlayacak mekanizmalar geliştirilmelidir. Son yirmi yılda ortaya çıkan değişiklikler sonucunda üretim sektöründeki birçok mavi yaka iş ortadan kalkmıştır. Ne yazık ki Dünyanın dört bir yanındaki gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler, hükümetler ve işletmeler bu zor dönüşüm sürecinde yetişkinlere becerilere ilişkin ihtiyaç duydukları desteği sağlamak konusunda hazırlıksız yakalandılar. Bu değişiklikler artık diğer alanlarda da hızla gerçekleşmektedir. Şimdiye dek nitelikli iş kapsamında görülen beyaz yaka işler de hem işçiler hem de işverenlerin hızlı adaptasyonunu gerektiren bir dönüşüm sürecine girmiş durumdadır. Geçerliğini kaybetmemesi muhtemel olan işlerde bile, onları gerçekleştirmek için gereken becerilerde önemli bir değişiklik yaşanması beklenmektedir. Bununla birlikte, dijital ekonominin yükselmesiyle birlikte önceden öngörülemeyen bazı yeni meslekler de ortaya çıkmıştır. Bilim, teknoloji, mühendislik, matematik, dijital medya ve iletişim temelinde ortaya çıkan meslekler; yüksek vasıflı, yüksek ücretli ve yüksek talep gören işlerin omurgası haline gelmiştir. Öte yandan, yeni meslek gruplarındaki artış sadece teknolojiyle değil aynı zamanda demografik ve kültürel normların değişmesiyle de ilişkilidir. Örneğin çocuk bakımı ve yaşlı bakımı gibi “bakım” meslekleri genellikle daha düşük ücretli olmaya devam etse de bir büyüme ve yaygınlaşma eğilimindedir.

Genel olarak, bu dönüşümlerin sonucunda ortadan kalkan mesleklerin mi yoksa yeni oluşan mesleklerin mi daha çok olacağına ilişkin farklı pek çok tahmin bulunmaktadır. Bu tahminlerin pek çoğu kısa vadede ortadan kalkan mesleklerin daha çok olacağı yönünde olsa da orta ve uzun vadede çalışanlar için yeni fırsatların doğacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte, en iyimser senaryolarda dahi iki temel koşul üzerinde durulmaktadır: 1) çalışanların yeni fırsatlardan yararlanma becerisine sahip olup olmadığı; 2) gerekli adaptasyonu destekleyecek güvenlik ağlarının olup olmadığı. Böyle bir desteğin olmadığı durumlarda pek çok ülke bireyler arasında korku, belirsizlik, gelir eşitsizliği oluşma riski ve buna bağlı olarak sosyal ve politik çatışma riski ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu desteğin sağlandığı durumlarda ise ülkeler ekonomilerinde bir büyüme başlatabilir; böylece refah ve eşitlik düzeyinde de bir artış görülebilir. Çok uzun vadede bu tür bir destek, bireylerin işi para kazanma yolu olarak görmelerinin ötesinde bir amaç olarak görmelerini sağlayacak bir anlayış değişikliği için basamak oluşturabilir.

Bireylerin yeni bir iş dünyasına geçiş için hazır olmalarını ve bu geçiş sürecinden yararlanabilmelerini sağlamak amacıyla politika yapıcıların ve özel sektörün dikkate alması gereken temel eylem alanları şunlardır: Olası tüm iş modellerini tanımak ve esnek düzenlemeler yapmak, güncellenmiş bir sosyal güvenlik sistemi, yetişkin eğitimi ve sürekli yeni beceriler kazandırma, proaktif istihdam hizmetleri. Bu eylem alanlarında yürütülecek çalışmalarda kamu sektörü ve özel sektör işbirliği ile bazı temel ilkelerin gözetilmesi gerekmektedir. Bu eylem alanlarında çabaların tam olarak başarılı olabilmesi için eylemlerin evrensel ve eşit erişim, çok paydaşlı liderlik ve yönetişim ile bireyin desteklenmesi ilkeleri esas alınarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Raporda bireylerin yeni bir iş dünyasına geçiş için hazır olmaları ve bu geçiş sürecinden yararlanabilmeleri için eylem alanları ve her bir eylem alanında özel sektörün ve kamu sektörünün rolleri şu şekilde özetlenmiştir:

İşbirliğine dayalı eylem alanı Özel Sektörün Rolü Kamu Sektörünün Rolü
Olası Tüm İş Modellerini Tanımak ve Esnek Düzenlemeler Yapmak
– Sözleşmeli, mevsimlik ve diğer işçiler dahil olmak üzere tüm iş gücünün ihtiyaçlarını karşılamak için insan kaynakları politikalarının detaylandırılması
– Tüm işçi kesimlerinde zorunlu izin dönemlerinde (doğum izni gibi) mevcut hakların uyumlaştırılması
– Proje tabanlı personel ve sözleşmeli işçiler gibi hibrit ekipler için standartlar ve şirket rehberleri geliştirilmesi
– Ulusal işgücü istatistiklerini her türlü işi yansıtacak şekilde güncellenmesi
– Farklı çalışma türlerinin düzenleyici sınıflandırmalarının güncellenmesi
Güncellenmiş Sosyal Güvenlik Sistemi
– Şirketler tarafından sağlanan hakların esnekliğinin ve seçeneklerin artırılması
– Geçişleri kolaylaştırmak için fayda paketlerini resmi ticari süreçlerden çıkarılması
– Hükümetin reform çabalarına aktif biçimde katılım ve destek sağlanması
– Çalışanları birey olarak merkeze alan evrensel ve aktarılabilir sosyal güvenlik ve destek sistemleri oluşturulması
– Sözleşmeli işgücüne uygun sigorta planlarının hazırlanması ve teşvik edilmesi
– Farklı ihtiyaçlara uygun sosyal güvenlik sistemlerinin esnekliğinin artırılması
Yetişkin Eğitimi ve Sürekli Yeniden Beceri Kazandırma
– Eğitim kurumları ile ortaklık kurup bireysel, spesifik ve esnek eğitim modülleri aracılığıyla işyerinde öğrenmenin desteklenmesi
– Çalışanın uzun vadeli ihtiyaç ve isteklerini ele alan öğrenme modülleri geliştirerek kariyer hareketliliğinin desteklenmesi
– Yetkinlik tabanlı bir işe alım sistemine geçilmesi ve yeni kazanılan yetkinliklerin sistem içinde tanınması
– Hayat boyu öğrenme fırsatlarını takip etmeleri için bireylerin teşvik edilmesi ve desteklenmesi
– Çalışanlarına hayat boyu öğrenme olanakları sağlamak için özel sektörün teşvik edilmesi
– Kazanılan yeterliklerin ulusal standartlar ve nitelik çerçeveleri ile uyumlu hale getirilmesi
Proaktif İstihdam Hizmetleri
– Kapsayıcı ve tutarlı iş kültürünün organizasyon içinde teşvik edilmesi
– Çalışan temsilcilerinin çalışma geçişlerine dahil edilmesi ve şeffaflığın ve öngörülebilirliğin artırılması
– Tüm alanlarda yerel topluluklarla etkileşim kurulması
– Bölgesel ekonomik politikada teknolojik öngörü yeteneklerinin artırılması
– Bölgesel ekonomik canlanmaya yönelik çok paydaşlı müteşebbisler kurulması
– Endüstriler arasında ve içinde beceri uyumluluğunu teşvik eden, kamu tarafından finanse edilen programlar yaratılması

Raporda sunulan eylem alanları ile bu eylem alanlarında kamu sektörünün ve özel sektörün rolleri ülkelerin gelişmişlik düzeyinden bağımsız olarak bir değerlendirme çerçevesi sunmaktadır. Dördüncü Sanayi Devriminin meslekler ve beceriler üzerindeki etkileri ile eğitim sistemlerinin bireyleri bu değişime hazırlama süreçleri çok boyutlu ve karmaşık bir süreçtir. Ancak her iki raporda da değinilen konular mesleklerin geleceği ile ilişkili olarak eğitim ve yetiştirme sistemlerinde oluşturulabilecek politikalar hakkında önemli ipuçları sunmaktadır.