2015 TEOG Tercih ve Yerleştirme Sistemi Üzerine TEDMEM Görüşleri
2013-2014 eğitim öğretim yılında ilk kez uygulanan TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) sistemine ilişkin tartışmalar, sık yapılan değişiklikler ve artan sınav sayısı üzerinde yoğunlaşmıştı. Ancak daha büyük sorunlar ve tartışmalar, tercih ve yerleştirme döneminde açığa çıkmıştı. Bu doğrultuda MEB, 2014-2015 eğitim öğretim yılında gerçekleşen TEOG’da yapılacak tercih ve yerleştirme sürecinin daha sağlıklı ilerlenmesi amacıyla TEOG Tercih ve Yerleştirme Kılavuzunda kapsamlı bir değişiklik yaptı.
TEDMEM tarafından yayınlanan görüş yazıları ile 2014 yılında uygulanan tercih ve yerleştirme sisteminin mevcut halinin uygulanması ile oluşacak sıkıntılara işaret edilmiş; ayrıca 2014 Eğitim Değerlendirme Raporu’nda, 2014 TEOG tercih ve yerleştirme sürecinde yaşanan aksaklıklar genel hatlarıyla ele alınmıştır. Bu sorun alanları on başlık altında toplanabilmektedir. 2015 yılında uygulanacak TEOG tercih ve yerleştirme sisteminde yapılan değişiklikleri, bir önceki sene yaşanan aksaklıklar dikkate alınarak yeni öneriler ile beraber değerlendirmekte fayda görülmektedir.
2014 TEOG tercihleri sürecinde öğrencilerin üç tercih yapmaları istenmiştir; bu tercihler: “Özel yetenek sınavıyla yerleştim.”, “Özel okula kayıt yaptırdım.” ve “Tercih yapmak istiyorum.” seçenekleri olarak sunulmuştur. Tercih yapmak isteyen öğrenciler A ve B grubu olarak ayrılan iki liste üzerinden tercihlerini yapmıştır. A grubunda doğrudan 15 okul tercih edilmektedir. B grubunda ise 15 tercihe yerleşememe durumunda öğrencilerin hangi okul türüne/türlerine girmek istediğine dair bir tercih yapmaları istenmiştir. Hem A hem de B listesindeki tercihine yerleşemeyen öğrenciler, hiç tercih yapmayan öğrencilerle birlikte boş kalan kontenjanlara Bakanlık tarafından yerleştirilmiştir. Bu sisteme yönelik öğrenci ve veli tepkileri, öğrencilerin tercih etmedikleri halde bir okul ve programa istekleri dışında yerleştirilmiş olmasına odaklanmıştır. Bazı tercih bölgelerinde öğrencilerin başarı ortalamaları ve yerleştiği okul ve program örtüşmediğinden hak kayıpları yaşanmış, önceki dönemlerde göreli olarak daha çok talep gören okullara daha düşük başarı puanına sahip öğrenciler yerleşmiştir. Özellikle öğrencilerin ikamet adresleri ile uyumlu olmayan yerleşme sonuçları, çoğu durumda öğrencilerin istemedikleri, yetenek ve ilgileri ile örtüşmeyen bir okul türüne atanmaları sonucunu açığa çıkarmıştır.
2015 yılında uygulamada bazı farklılıkları dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki B grubu, yani okul türü tercihlerinin kaldırılmasıdır. Bir diğer değişiklik ise tercih sayılarında olmuştur. Öğrencilerden önceden olduğu gibi tek sistem üzerinden okul ismi ile tercih yapmaları istenmiş ancak bu sefer tercih sayısı 15’ten 25’e çıkartılmıştır. Bu değişiklikle öğrencilerin, velilerin ve okul personelinin yaşadığı problemlerin azaltılması ve yaşanan karmaşanın bir nebze önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Önceki yıllarda doğrudan kayıt yaptırılabilirken, 2014 TEOG sisteminde yapılan düzenlemede Meslek Liseleri ve İmam Hatip Liseleri de tercih sistemi içine dâhil edilerek yapısal bir değişikliğe gidilmiştir. Özel okula, İmam Hatip Liselerine ve Meslek Liselerine gidecek öğrencilerin de, sisteme dâhil edilmesiyle birlikte, bir önceki eğitim yılına kıyasla sisteme katılan öğrenci sayısı iki katına çıkmıştır. Bu durum, yerleştirme sistemine dâhil olan öğrencilerin sayılarının daha önceki yıllara oranla oldukça yükseltmiştir. Bakanlık 2015 yılı için Meslek Liseleri ve İmam-Hatip Liselerinin yanı sıra, tercih ve yerleştirme sistemine Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezlerini, Açık Öğretim Kurumlarını da eklediğini ilan etmiş, sonuç olarak 2015 yılında tercih sistemine giren öğrenci sayısı katlanarak artırılmıştır.
2013 yılında SBS uygulaması sonrasında, yaz döneminden başlayarak okulların açılmasına rağmen devam eden beş defa tercihte bulunma uygulaması, MEB’e yoğun bir iş yükü ve karmaşa getirirken, öğrenciler için belirsizlik yaratmıştır. Öğrencilerin kimisi için yerleştikleri ve gitmeyi umdukları okulların farklı olması nedeniyle, sürekli okul değiştirmeleri ciddi oryantasyon sorunu getirmiştir. Eğitimde ilk oryantasyon; okul ve öğretmenlere, sınıf ortamına aidiyetle ilgili önemli bir başlangıç dönemidir. Bazı öğrencilerin maruz kaldıkları sürekli okul değişimi, uyum sürecinin uzamasına yol açmıştır. Verimsizlik, sisteme olan inanç ve maddi kayıplar tartışmalara neden olmuştur.
Bu kadar değişiklik ve karmaşa aslında Bakanlığın özel okullar ve resmi liselerde bağımsız işleyen kayıt sisteminden kaynaklanmıştır. Bu nedenle, çözüm olarak MEB 2014 TEOG yerleştirmelerinde değişikliğe gitmiş, özel okullara kayıt yaptırması kesin olan ve özel yetenek sınavı ile yerleşen öğrencilerin tercih sisteminden çıkarılmasını hedeflemiştir. Bu hedefin uygulama boyutunda özel okula gideceği kesin olan öğrencilerin tercih sürecinin ilk basamağında bunu beyan etmelerini istemiş, özel okula gidecek öğrencilerin tercih sürecine katılmayacağı varsayılmıştır. Ancak 2014 yılı yerleştirmelerinde de olduğu gibi; süreçte özel okula gitme ihtimali yüksek olan, mevcut karmaşa ve farklı gerekçelerle şansını puanla öğrenci alan bir okulda değerlendirmek isteyen öğrencilerin büyük çoğunluğunun sisteminden çıkmadığı görülmüştür. 2015 TEOG Tercih ve Yerleştirme Kılavuzu’nda da bu sistem işletilmeye devam edilmektedir. Diğer bir ifade ile özel okula gidecek öğrencilerin tercih sürecinin ilk basamağında yerleştirme sisteminde yer almayacakları varsayımı tam olarak işlemese de hala bir beklenti olarak devam etmektedir.
2014 yılında sisteme giren öğrencilerin sayısındaki artışın yanı sıra, TEOG’da öğrencilerin yaptıkları yanlışların puan sistemine dâhil edilmemesi ve puanların sadece öğrencilerin doğru yanıtları üzerinden hesaplanması, eşit puanlı öğrenci sayısında da artış getirmiştir. Bu süreçte öğrencilerin puanlarının eşit olması hâlinde 8’inci sınıf Ağırlıklandırılmış Ortak Sınav Puanı, bunun da eşit olması hâlinde sırasıyla 8’inci, 7’nci ve 6’ncı sınıflarda Yıl Sonu Başarı Puanı üstünlüğü, eşitliğin devam etmesi halinde tercih önceliği, yine eşitlik bozulmaz ise okula devamsızlık yapılan gün sayısının azlığı dikkate alınmıştır. 2015 yılında da yine öğrencilerin yanlış yanıtları sisteme dâhil edilmemiş, ancak puanların eşit olması halinde izlenecek prosedür farklılaştırılmıştır. Buna göre, bir önceki sene son basamak olan okula devamsızlık yapılan gün sayısının azlığı kriteri okula özürsüz devamsızlık yapılan gün sayısının azlığı olarak değiştirilmiştir. Eşitliğin devam etmesi halinde de öğrencinin doğum tarihine göre yaşça küçük olanların önceliğinin dikkate alınacağı beyan edilmiştir.
Geçtiğimiz TEOG yerleştirmelerinde yaşanan en büyük kargaşalardan biri, yönetmelik değişikliğini zorunlu hale getiren nakil süreçlerine ilişkindir. Bakanlık yerleştirildikleri okullardan memnun olmayan öğrencilerin, 25 Ağustos 2014 tarihli boş kontenjan listelerine göre, nakille istedikleri okullara geçiş yapabileceklerini açıklamıştır. Ancak öğrencilerin nakil işlemleri, Ekim ayı da dahil olmak üzere, her hafta bir defaya mahsus olacak şekilde uzun bir süre devam etmiştir. Bakanlığın 2015 yılında bu soruna getirdiği çözüm, nakil haftalarının önceden ilan edilmesidir. 2015 yılında son nakil okulların açılacağı 14 Eylül 2015 tarihinden iki önceki Cuma günü (7 Eylül 2015) olmak üzere, üç defa ile sınırlandırılmıştır. Ancak nakil sürecine dâhil olacak öğrencilerin sayısının yüksek olacağını tahmin etmek zor görünmemektedir. Bu nedenle de, nakil sürecinin üç hafta ile sınırlı kalıp kalmayacağı sorusu varlığını korumaktadır.
2014 TEOG yerleştirmelerinde özel okula gidecek öğrenciler, ilk aşamada bunu bildirmediklerinden devlet okullarına yerleştirilmiştir. Bu öğrencilere istedikleri okullara kayıt yaptırmadan önce, Bakanlık tarafından yerleştirildikleri okula giderek dilekçe vermeleri gerekliliği getirilmiştir. Bu süre zarfında özel okulların sistemleri henüz açık olmadığından, bu öğrencilerin kayıtlarının resmi okullarından özel okullara aktarılmasında sorunlar yaşanmıştır. Oluşan bu sorun nedeni ile nakillerin ilk haftasında boş kalan kontenjanların sistemde başvuruya açık görülmemesi yerleşme potansiyeline sahip aday tercihlerinde bir süre sonra binişikliğe neden olmuştur. Nakillere bu kadar yoğun talebin olacağına ilişkin sunulan işaretler okunamadığından, özel okullara geçişin önünü açacak uygulamalar, nakillerin ilk haftasından önce sisteme dâhil edilememiştir. Tüm bu öngörüler Bakanlık tarafından yapılamadığı için geçen senelerde Bakanlığa yük olan bu süreç, nakillerle çözülmeye çalışılmış ancak bu durum da velileri ve okulları karşı karşıya getirmiştir.
2015 TEOG Tercih ve Yerleştirme Kılavuzunda ise tercihlerin ilk aşamasında özel okula gidecek öğrencilerin tercih yapmayacağını ifade edeceği bir önceki sene olduğu gibi varsayılmaktadır. Ancak yerleştirmeler sonrasında nakil başvurusunda bulunabilme hakkı tanınmıştır. Mevcut karar, özel okul ve devlet okullarının sistemlerinin eş güdümlü çalışmaması halinde sorunun 2015 yılında da yaşanacağını göstermektedir. Bakanlığın pratikte yaşanan bu soruna yönelik çözüm önerilerinin işe yarayıp yarayamayacağı, planlama ilkeleri açısından tedbirleri ortaya konulmamış bir durum olarak beklemektedir. Yine yaşananlarla elde edilecek deneyimlerin bir sonraki uygulama için öneri olarak kullanılacağı ve eğitimde en son başvurulabilecek deneme yanılma yaklaşımına göre strateji belirlemenin maalesef tekrarlanacağı anlaşılmaktadır.
2014 TEOG yerleştirmelerinde, Bakanlığın iş yükünden kaçınmasından kaynaklı olarak okullara ve velilere oldukça fazla iş yükü düşmüştür. Nakiller süresince okullardan Cuma günleri kontenjan açığına yönelik bilgi vermeleri istenmiş, sonrasındaki haftada nakil işlemleri yapılmıştır. 2015 yılında ise yerleştirmeye esas nakil başvurularının, herhangi bir örgün ortaokul müdürlüğünde boş kontenjan şartı aranmaksızın yapılacağı bildirilmiştir. Ancak bu durumun velilere ve okul personeline yüklenen iş yükünü yeterli düzeyde düşürüp düşürmeyeceğine yönelik şüpheler bulunmaktadır.
TEOG nakilleri kapsamında yoğun tartışmalara sebep olan bir diğer konu da, nakil sürecinde taban puan uygulamasının bulunmaması nedeniyle okulların taban puanlarında gözlenen farklılıklardır. Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük illerde bazı okullarda ilk yerleştirme ve son nakiller arasında yaklaşık 200 puan farkla öğrenci yerleştirilmiştir. Bu farklılıklar temelde başvuru yapma esaslarına bağlı olarak açığa çıkmış ve başarı sıralamasını oldukça önde tutan sisteme, zaten var olan güvensizliği iyice artırmıştır. Bu yıl ise tekrar yerleştirmelerin merkezi olarak, puan üstünlüğü kriteri ile yapılacağı kılavuzda belirtilmiştir. Ancak bu süreçte de öğrencilerin tercih işlemleri devam edecek ve her bir yerleştirme için öğrencilere en çok üç okul tercih etme imkanı sunulacaktır. Nakillere yönelik dikkat çeken diğer bir husus ise, tercih ettiği 25 okuldan birine yerleşemediği veya tercih yapmadığı için açık ortaöğretim kurumlarına yerleşen öğrencilere sadece bir hak tanınmış olmasının getireceği sakıncalardır. Öğrencilerin tercihlerinin üç okul ile sınırlandırılmış olması yine yerleşme ile ilgili tartışmalı sonuçlar doğurmaya aday bir diğer karar olarak görünmektedir.
2014 yerleştirme sürecinde kamuoyunda en çok tartışılan bir başka konu, herhangi bir tercihe yerleşememiş öğrencilerin ikamet adresi, puanı, okul kontenjanı vb. kriterler sonrasında Bakanlık tarafından bir okula otomatik atanmasıdır. Özellikle İstanbul’da çok uzak ilçelerdeki okullara yerleştirilmiş birçok öğrenci sistem nedeniyle sorun yaşamıştır. Bakanlığın geçen sene yaşanan bu soruna yönelik çözümü ise, tercih yapmayan ve hiçbir tercihine yerleşemeyen öğrencilerin açık öğretim kurumlarına yerleştirilmesidir. Ancak bireyin tercihinin bu olmaması durumunda oluşacak sonucun nasıl telafi edilebileceği hala açık değildir. Alt yapı, kontenjan oranlarının eşitliği, şehrin fiziki büyüklüğü, özel okul sayısı gibi durumların belirleyici olduğu bu sorunun açık öğretim seçeneğiyle çözülmeye çalışılması, makro veriler için eşit olan çocuklara, eşit olmayan sonuçlar olarak yansımıştır.
Özel okulların öğrenci alım süreci de 2015 TEOG yerleştirmelerinde tartışmaların yaşandığı diğer bir alandır. Özel okullar kendi öğrencilerini farklı bir sınav sistemi ile seçmek istemiş, Bakanlık ise yeni sistemin kuruluş aşamasında olması sebebiyle ayrı bir sınav yapmasına izin verilmeyeceğini açıklamıştır. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği, Türkçe, matematik ve fen ders notlarına göre öğrenci alma modelini önererek, Bakanlığın 8. sınıf başarı puanını eklemesiyle öğrenci alacaklarını duyurmuştur. Puanların kolay hesaplanabilmesi için Derneğin web sitesinde bir modül oluşturulmuş fakat bu uygulamanın alternatif bir yerleştirme modülü olduğu iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Bu kapsamda Bakanlık her okulun tek tek istediği gibi öğrenci alabileceğini ancak, toplu halde yerleştirme modülünün ve alternatif bir modelin geliştirilemeyeceği yönünde açıklamada bulunmuştur. 2015 yılında ise özel okulların, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sisteminde yapılan ortak sınavlarındaki derslerin tümü veya bazılarını esas alarak kendi yönetmeliğine göre öğrenci alabilecekleri ifadesine kılavuzda yer verilmiştir. Diğer bir değişiklik ise özel okullara kayıt yapmış öğrencilere tercih ekranının açılmamasıdır. Ancak bu öğrencilere okul değiştirmek isterlerse nakil dönemi içinde, nakil yapma hakkının tanınacağı beyan edilmiştir.
Bakanlığın 2015 yılı için TEOG tercih ve yerleştirme sisteminde iyileştirme yapmasına rağmen, gerek TEDMEM’in çeşitli görüş yazılarında gerekse yayınladığı kapsamlı raporlarda ifade edildiği gibi, sistemin bütünsellikten uzak bir şekilde ele alınıp şeklen değişiklikler yapıldığı görülmektedir. Bütünsel bakılmadan atılan adımlarla dar kapsamlı rötuşlar yapmak, artçı etkilerin tam olarak hesaplanamamasını da beraberinde getirmektedir. Zaman zaman detaylardan geneli görememek, zaman zaman da tek yönlü yapılan değişikliğin diğer alanlara etkisini hesaplayamamak, sistemdeki tüm aktörlere oldukça ağır yükler getirmektedir. Tüm bu olumsuzluklarını eğitimin asıl öznesi olan çocuklarımızda uzun vadede yaratacağı etkileri göz önünde tutmak gerekmektedir. Bu nedenle de, Bakanlığın son yıllarda sorunları tespit etmede ortaya koyduğu olumlu gelişmelerin, odaklanma problemlerinden arınmış mikro ve makro bakış açılarını eşgüdümlü işletilme yöntemlerini devam ettirmesi gerekmektedir.