Yazılar

Ahmet İnam’la Eğitim Üzerine

Ahmet İnam’la Eğitim Üzerine

tedmem olarak Türkiye’deki tüm çocukların mutluluğuna katkı sağlayabilmek, onların gözlerindeki ışıltıyı daha fazla arttırabilmek için çalışıyoruz. Siz de yazılarınızdan birinde bir ülkenin geleceğe taşınabilmesinin ana kriterlerinden birinin o ülkeyi geleceğe taşıyacak insanlara hayat vermek olduğunu ifade ediyorsunuz. Ancak çocuklarımız yaşam memnuniyeti ile ilgili araştırmalarda ne yazık ki son sıralarda. Eğitimciler olarak çocuklarımızın gözlerindeki ışıltıyı kaybetmemeleri için nereden başlamamız gerekir?

Sistemle ilgili köklü bir dönüşüme ihtiyaç var ama kısa erimde o mümkün görünmüyor. Dolayısıyla biz ancak yerel ve kendi olanaklarımızla gerçekleştireceğimiz çözümlerle belki genç insanların mutluluklarını geliştirme imkanı bulabiliriz. Yani düzeni temelden, yeni baştan kurgulamak gerekiyor. Tabi bu yalnız bizim ülkemizle değil dünyayla ve çağımızla da ilgili bir şey. Mutsuzluğun dünyayla ilgili bir boyutu var ona çok fazla müdahale edemeyiz. Teknoloji, gelişen iletişim araçları, ekran bağımlılığı yalnız çocukların değil yetişkinlerin de problemi. Metroda görüyorsunuz mesela anne, baba, çocuklar, tüm aile telefon ya da tabletle meşguller. Bu durum insanın evrimini düşündüğümüzde insanın kendini oluşturmasına uygun bir tavır değil. İnsan binlerce yıldır bu gezegende ekranla yaşamıyor. Ekran bir can olan insanın gelişmesini engelliyor. İnsanı bir can olarak düşünmek gerek. Can şu demek; insan bir bütün, o bütüne can diyorum ben. Can insanın bedeninden, duygularından, düşünme ve yorumlama gücünden ve çevreyle ilişkilerinden oluşuyor. Eğitim en temelinde bu dördünü kapsayacak ve insanın can olduğunu görebilecek bir perspektifle oluşturulmalı. Tabi bu can oluşumu değişik kültürlerde değişik biçimlerde olabilir. Çünkü canın bileşenlerinden biri çevre; kültürel ortamı da kattığımızda her kültürde farklı oluşumlar gözlenebilir. Bizim problemimiz son zamanlarda eğitim felsefemizin ve nasıl bir insan için ve nasıl bir dünyanın oluşması için eğitim yapıyoruz sorusunun kafalarda net olmayışı. Devamını Oku

PISA 2015: Öğrencilerin İyi Olma Hali

PISA 2015: Öğrencilerin İyi Olma Hali

Okullar öğrencilerin yalnızca akademik beceriler elde edeceği yerler değil aynı zamanda sosyal ve duygusal becerilerini geliştirebileceği yerlerdir. Öğrencilerin bütünsel gelişimine odaklanan yaklaşımlara atfedilen önem her geçen gün artarken bu yaklaşımların vurgusu “öğrencilerin iyi olma hali” üzerine yoğunlaşmıştır. Öğrencilerin iyi olma hallerinin ekonomik koşullardan bağımsız bir şekilde, fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı olmalarına; beceri ve yeteneklerini geliştirme olanağı bulmalarına; güvenli ve sorunsuz ortamlarda yaşamalarına; öğrenme, oyun, boş zaman, toplumsal ve kültürel faaliyetler içerisinde kişiliklerini geliştirmelerine; kendilerine sevgi ve özenle yaklaşılmasına; kendi fikirlerini dile getirebilmelerine; yaşamlarını etkileyecek kararlarda söz sahibi olmalarına; şiddet, ihmal, sömürü ve ayrımcılıktan korunmalarına; psikolojik gerginlikler ve riskli davranışlardan uzak kalmalarına; alternatif davranış ve seçimler üretebilmelerine; başa çıkma ve problem çözme becerilerini etkin kullanabilmelerine bağlı olduğu söylenebilir. Devamını Oku

Beni Öğrenci Olarak Görmeden Önce İnsan Olarak Görün

“Beni Öğrenci Olarak Görmeden Önce İnsan Olarak Görün”

Bu söz ilköğretim sekizinci sınıfta okuyan bir öğrenciye ait. İlköğretim okulu öğrencileri, öğretmenler, veliler, yöneticiler ve sınıf öğretmenliği son sınıf öğrencilerinden oluşan yaklaşık 70 kişinin bulunduğu bir ortamda öğrenme ve öğretmenin nasıl geliştirilebileceği; temel eğitim seviyesinde okulların sorunları ve çözüm önerileri konuşuluyor. Zaman ilerledikçe konuşmaların odak noktası konuşan kişilerin konumlarına göre şekillenmeye başlıyor. Orada bulunanların kendi bakış açılarından söyledikleri ana hatları ile şunlar: Devamını Oku