Yazılar

2014 TEOG Tercihi: Yine Yeniden

2014 TEOG Tercihi: Yine Yeniden

2014-2015 eğitim öğretim yılı yakın zamanda başlamışken, lise eğitiminin henüz başında olan pek çok öğrenci ve aileleri büyük bir belirsizlik sürecinin içerisinden geçmiştir. TEDMEM olarak Haziran ayında kaleme aldığımız “Liselere Yerleştirmede Yeni Uygulama Döngüyü Kırabilecek Mi?” başlıklı yazımızda değişen sistemin beraberinde getirebileceği sorunlar üzerinde durmuş, düzenlemeyi konunun paydaşları açısından ele almıştık. Gelinen bu noktada ise, öngörülen problemlerin gerçeğe dönüşmesinin getirdiği kaygı ile, TEOG tercihleri ile ilgili paylaşılan haberleri ve yapılan açıklamaları bir kez daha değerlendirme ihtiyacı duyduk. Devamını Oku

Yükseköğretime Giriş Çıkmazı

Yükseköğretime Giriş Çıkmazı

Her yıl olduğu gibi LYS sınavlarının ardından üniversiteye giriş sisteminin değişmesi yine gündemde. Bu durum 35 senedir kanayan bir sorun aslında. Yani yaşanan sorunlar yeni değil. MEB’nın resmi bir açıklaması olmamasına rağmen, Nisan 2014’te de tartışılan bazı konular arka planda bazı çalışmalar yapıldığı izlenimini doğuruyor. Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’nın “2016 yılına kadar değiştireceğiz” dediği üniversiteye giriş sistemi, rutine giren değişikliklerden birini daha yaşayacak gibi. Birden fazla sınav yapılması, her yıl TEOG benzeri sınav düzenlenmesi, tabletle sınava geçilmesi, açık uçlu soru sorulması, üniversitelerin sınıflandırılması vb. konular gündemde. Resmi açıklama yapılmadığı için ihtiyatlı olmakta yarar var. Ancak yükseköğretime giriş sınavlarıyla ilgili tartışmayı bile çoktan seçmeli seçenekler üzerinden yürütüyor olmamız ilginç. “Şu sistem mi yoksa bu sistem mi daha etkili?” Devamını Oku

Liselere Yerleştirmede Yeni Uygulama Döngüyü Kırabilecek Mi?

Liselere Yerleştirmede Yeni Uygulama Döngüyü Kırabilecek Mi?

2013-2014 öğretim yılı sona ererken eğitim camiasındaki tartışmalar liselere giriş sistemi üzerinde yoğunlaşıyor. Bu tartışmalar yıllardır yaşanan ve özellikle 2013 SBS yerleştirme sonuçları ile yılan hikâyesine dönen bir sürece dayanıyor. Geçtiğimiz yıl ilk tercih sonucunda 64 bin boş kontenjan kaldığı ve bu kontenjanları doldurabilmek için okulların açılmasını takip eden zaman dilimini de kapsayacak şekilde öğrencilere 5 kez tercih hakkı tanındığı biliniyor. Buna rağmen sorunlar çözülememiş, boş kontenjanlar her ek yerleştirme ile azaltılsa bile doldurulamamıştı. Öte yandan, 2014 tercihlerinde aynı sorunların yaşanmaması için Milli Eğitim Bakanlığı’nın uzun süredir çalışmalar yaptığı biliniyor. Bu çalışmalar belirli aralıklarla kamuoyuna gerek tek sınav-tek yerleştirme sistemi, gerekse 25+1 tercih hakkı olarak yansımıştı. Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı tarafından bugün yapılan açıklamaya göre ise tercih yapmak isteyen öğrencilerin bu yıl ilk aşamada üç seçenekten birine karar vereceği açıklandı: “Özel yetenek sınavıyla yerleştim”, “Özel okula kayıt yaptırdım” ve “Tercih yapmak istiyorum”. Özel yetenek sınavıyla yerleşen öğrenciler ya da özel okula kayıt yaptıran öğrenciler tercih listesi oluşturamayacaklar. Devamını Oku

Öğretmen İstihdam Politikaları: Sorunlar ve Güncel Tartışmalar

Öğretmen İstihdam Politikaları: Sorunlar ve Güncel Tartışmalar

17 ŞUBAT 2014

13.00

Öğretmen İstihdam politikaları, TEDMEM’in düzenlediği panelde konunun paydaşlarıyla ele alındı.

Atama bekleyen öğretmenler, norm eksiği ve fazlası, açıktan atama ve kurumlar arası geçiş bekleyen öğretmen adayları kamuoyundaki başlıca tartışma konuları arasında yer alıyor. Diğer yandan, öğretmenlere yönelik istihdam politikaları yeni düzenlemelerle farklı bir sürece giriyor. Fen-edebiyat fakültelerinden gelen talep doğrultusunda bir yıl içinde 30.000+30.000 toplamda 60.000 kişiye pedagojik formasyon imkanı tanınıyor. Devamını Oku

Boşluğu Kapatmak

Boşluğu Kapatmak

Orjinal Başlık: Boşluğu Kapatmak: Genişleyen bir eğitim sisteminde artan eğitim kalitesinin ve azalan eşitsizliğin kanıtları 1

Türkiye’nin son on yıldaki dikkat çeken ekonomik büyümesi oldukça bahsedilen bir başarı hikayesi olmuştur. Ülkenin kişi başına gelirini üç katına çıkardığını ve dünyadaki 16. büyük ekonomi haline geldiğini sık sık duyarsınız. Bu ekonomik büyümenin içerici olduğunu, beraberinde yoksulluğun azaltıldığını ve sağlık ve eğitim alanlarındaki sosyal hizmetlere erişimin arttırıldığını ise daha az sıklıkla duyarsınız. Öte yandan, sosyal hizmetlerin genişletilmesi ile ilgili bu sosyal tartışmalar nadiren kişi sayısının ifade edilmesinin ötesine geçerek sektörlerdeki değişimin dinamiklerini ele alır. Sosyal sektörlerdeki değişimin dinamikleri gelecekteki ilerlemenin habercisi olabileceğinden dolayı, tartışmalardaki bu eksiklik büyük bir şansızlıktır. Okuyucuların dikkatini eğitim sektöründeki gözden kaçan bir ilerlemeye çekmek istiyorum. Devamını Oku

Yayınlar