Uluslararası Öğretme ve Öğrenme Anketi-TALIS 2018’den Yansımalar
Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (Organisation for Economic Co-operation and Development [OECD]) tarafından yürütülen geniş ölçekli anketlerden birinin sonuçları daha geçtiğimiz günlerde elimize ulaştı. Her ne kadar henüz PISA, TIMMS değerlendirmeleri kadar popüler görünmese de TALIS 2018 (Teaching and Learning International Survey – Uluslararası Öğretme ve Öğrenme Anketi) sonuçları üzerinden eğitim öğretim sistemimiz ile ilgili çıkaracağımız oldukça önemli sonuçlar var.
TALIS ülkelerin uygulamakta oldukları eğitim politikalarına ışık tutmayı hedefleyen bir çalışma olarak, 2018 yılında 48 ülkede uygulandı ve anket kapsamında ülkemizde Türkiye evrenini temsil eden örneklem olarak rastgele seçilmiş yaklaşık 200 ortaokuldaki yöneticiye ve 4000 öğretmene ulaşıldı. Ülkelerin benzer ve farklılaşan sorunları öğretmenler, okul liderleri ve okullardaki öğrenme ortamları olmak üzere üç ana başlıkta ele alındı.
Hem karşılaştırmalı olarak, hem de ülkeler bazında oldukça kapsamlı hazırlanan raporlarda ilk bakışta dikkatimizi çekebilecek çarpıcı bilgiler bulunuyor. Örneğin, TALIS 2018-OECD Türkiye raporuna göre öğretmenlerin kendi beyanlarına göre öğretmen olmaya yönelik olarak en önemli motivasyonları bir çocuğun gelişimine etki etmek veya topluma katkı sağlamak olarak belirlenmiş (0ECD, 2019). Bu sonuç, ülkemizde öğretmenlerin, aslında öğretmenliği bir meslek olarak görmenin yanı sıra, topluma hizmet noktasında önemli bir unsur olarak gördüğünü düşündürüyor.
Raporda altı çizilen bir başka noktanın, öğrencilerin bilişsel aktivasyonunu sağlayan öğretim pratiklerinin yaygınlığının az olduğunu söyleyebiliriz. Belli ki eğitim ve öğretim adına pek çok etkinlik ve uygulama yapıyoruz, ama bunlardan ne kadarı öğrencilerde öğrenmeyi tetikliyor ve sağlıyor sorusu bu sonuçla birlikte harekete geçirebilir. Bunun yanısıra, yapıyor olduğumuz iyi uygulamaların ülkenin farklı yerlerine yaygınlaşması konusunda da henüz istediğimiz noktaya ulaşamamış olduğumuz düşünülebilir.
Rapordaki en çarpıcı bulgulardan biri de belki de son 10 yılda sınıfta gerçek öğretim ve öğrenmeye ayrılan sürenin azalmış olması. Üstelik bu durum sadece bizim ülkemiz için geçerli olmayıp pek çok OECD ülkesinin de muzdarip olduğu bir konu olarak görülüyor. 21. yy becerileri, yapay zeka, robotlar, STEM, sosyal medya vb. derken okullarda öğretme ve öğrenmeye ayrılan süre azaldıysa bunun yerini ne aldığı sorusu aklımızı kurcalıyor.
OECD-TALIS 2018 raporunda öğretmenlerin OECD ülkelerinin ortalamasının üzerinde (%84, OECD ortalaması %79) bir katılımla cevap verdikleri bir soru öğrencilerin ilerlemesini düzenli olarak gözleme ve anında geribildirim verme ile ilgili. Burada öğretmenler öğrenci gelişimlerinin öğretmenlerce düzenli ve sürekli izlendiği ve öğrenciye de bu izleme sonuçlarının yansıtıldığının altını çiziyor. Bununla birlikte belki de gerek bu izleme sonuçları ile ilgili kayıt tutma ve raporlama gerekse bu geribildirim sonuçlarının öğrenme ve öğretim sürecine uygulamada yansıtılması konuları öncelikli olarak ilgilenmemiz gereken konular gibi görünüyor.
Öğretmenlerin profesyonel gelişim ihtiyaçları perspektifinden baktığımızda OECD-TALIS 2018 raporunda öne çıkan önemli bir noktanın öğretmenlerin profesyonel gelişim uygulamalarından en etkili buldukları uygulamalardan birinin işbirliği içinde çalışmak olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda, gerek okul ölçeğinde gerekse daha geniş ölçeklerde öğretmenlerin işbirliği içinde çalışabilecekleri hizmetiçi eğitimleri planlama noktasında bu bulgular değerlendirilebilir gibi görünüyor. Bunun yanısıra pek çok OECD ülkesi gibi ülkemizdeki öğretmenlerin de öncelikli olarak belirttiği bilişim teknolojileri becerilerini geliştirme, çok kültürlü, çok dilli sınıflarda öğretim ve özel ihtiyaçları olan öğrencilere yönelik öğretim konuları öncelikli hizmetiçi eğitim odakları olarak ele alınabilir olarak değerlendirilebilir.
TALIS 2018 sonuçlarının okul yöneticileri ile ilgili sonuçlarına yönelik yansımalar bu yazının kapsamında ele alınmasa da öğrenme öğretme sürecinin bir bütün olarak ele alınması noktasında okul yöneticileri ile ilgili bulgular da oldukça çarpıcı yansımalar içeriyor. Veriye dayalı karar vermenin küçük ölçekte öğretmenlerden büyük ölçekte politika belirleyicilere kadar eğitimin her düzeyinde gerekli olduğunun daha iyi anlaşılmaya başlandığı bu süreçte TALIS 2018 raporu üzerinden öz değerlendirme yapmak adına;
OECD-TALIS 2018 Türkiye Özet Raporu ve Kapsamlı Raporun ilk kısmı için aşağıdaki bağlantıları tıklayabilirsiniz.
http://www.oecd.org/education/talis/TALIS2018_CN_TUR.pdf
http://www.oecd.org/education/talis-2018-results-volume-i-1d0bc92a-en.htm